"Suriye'nin kuzeyinde bütün yük bize bırakıldı"

Kayseri’de konuşan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Avrupa Birliği’ne (AB) üyeliğin bir kara sevda ya da özenti olmadığını söyledi. Kaymakcı, “Çıkarlarımızın ve egemenlik haklarımızın en üst düzeyde korunması meselesidir” dedi.

‘İl İl AB Buluşmaları’ toplantısının 9’uncusu Kayseri’de gerçekleştirildi. Valilik konferans salonunda düzenlenen programa Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı’nın yanı sıra Kayseri Valisi Gökmen Çiçek, Ak Parti Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, ilçe belediye başkanları ve il protokolü katıldı.

Programda konuşan Kaymakcı, Türkiye’nin coğrafyası, ekonomisi, sanatı ve sporuyla bir Avrupa ülkesi olduğunu söyledi. “Eğer Avrupa ülkesi olup Avrupa Birliği içerisinde olmazsanız, diplomalarınızın denkliğini kimse tanımayabilir” diyen Kaymakcı, “Bizim için AB üyeliği bir kara sevda mevzusu değil, bir özenti meselesi de değil. Çıkarlarımızın ve egemenlik haklarımızın en üst düzeyde korunması meselesidir. Bunu da bize tam üyelik dışında hiçbir formül vermiyor. Bizim için Avrupa Birliği’ne katılım hedefimiz ve bu yolda adımlar atmamız lazım. Üyelik koşullarını yerine getirmemiz gerekiyor. Bundan kaçış yok ama bu yolda çifte standartta karşılaştığımız da bir gerçek. Çünkü hiçbir aday ülke Türkiye gibi değil” ifadelerini kullandı.

‘SURİYE’NİN KUZEYİNDE BÜTÜN YÜK BİZE BIRAKILDI’

Türkiye'de 4,2 milyon insanın geçici koruma altında olduğunu bu durumun ağır bir sorumluluk getirdiğini söyleyen Kaymakcı, “Avrupa Birliği ile bu konuda bir anlaşmamız vardı. Biz iki söz vermiştik düzensiz göçü engelleyeceğiz buna rağmen hala Yunan adalarına geçmiş yasa dışı göçmenler varsa bunları da geri alırız demiştik ve biz bu iki sözümüzü tuttuk. Avrupa Birliği ise 4 söz vermişti. Bu 4 sözden maalesef sadece 1 buçuğunu tuttu. Birincisi bu birebir anlaşması dediğimiz yani bizim Yunan adalarından geri kabul ettiğimiz kişiler karşısında Avrupa Birliği de Türkiye'den bir Suriyeliyi alacaktı. Bu süreçte aşağı yukarı bizim kabul ettiğimiz 2 bin 140 kişi, Avrupa birliği ise bunun karşılığında 34 bin civarında Suriyeliyi ülkemizden aldı. Yani bire bir de olsa AB sözünü tuttu ama 34 bin bizim için hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü 34 bin nerde, 3,7 milyon Suriyeli nerede. Dolayısıyla burada adil bir yük paylaşımı yok. İkincisi AB verdiği söz 3+3 6 milyar avro 2018'e kadar. Biz bunu 2018’e kadar harcanacak şeklinde anlamak istedik ama Avrupa Birliği bunu tahsis edecek şekilde yorumluyor ve bu 6 milyarın sadece bugün itibariyle 4,1 milyarı harcanmış durumda. Avrupa Birliği bu arada 3 milyar daha söz verdi. Tabii bu kaynak Türkiye değil Türkiye'deki Suriyelilere bunu hep hatırlatıyoruz. Hele de Türkiye'nin bugüne kadar karşılaşmak zorunda kaldığı göç maliyetinin aşağı yukarı 45 milyar avro olduğunu düşünürseniz koskoca 450 milyonluk Avrupa Birliği milli geliri bizim 4 katımız yani. Katkısı toplamda 9 milyar avro olacak.  Biz Türkiye olarak tek başımıza bu işin bize maliyeti en az 45 milyar Euro’yu bulmuş durumda” şeklinde konuştu.

Avrupa Birliğinin göç konusunda verdiği 3’üncü sözü de tutmadığını dile getiren Kaymakcı,”Avrupa Birliği üçüncü bir söz vermişti eğer bu göç anlaşması başarılı olursa gönüllü insani kabul programı başlatıp üye ülkeler Türkiye'den gönüllü olarak yılda 54.000-72.000 civarında Suriyeli alacaktı. Bunu 2 yıl müzakere ettik metinde anlaştık ama hiç yürürlüğe girmedi. Çünkü bazı AB üye ülkeleri almak istemediler. Dolayısıyla göç konusu üçüncü sözde tutulmamış oldu. 4’üncü söz Suriye’nin kuzeyinde Türkiye sınırına yakın yerlerde koşulları iyileştirme ve güvenli dönüşleri sağlamak için Türkiye Avrupa Birliği ve AB üyesi ülkeler birlikte çalışacaklardı. Dolayısıyla Avrupa Birliği bizim özellikle Suriye'nin kuzeyine düzenlemiş olduğu harekatları anlamadı. Anlamadığı gibi bunlara karşı tavır aldı ve maalesef bizimle iş birliği yapılmadı. Suriye’nin kuzeyinde bütün yük bize bırakıldı. Yani Türkiye, 3,7 milyon Suriyeli ile bir taraftan Türkiye'de mücadele ederken onlara destek olmaya çalışırken, bir taraftan da Suriye'nin içinde beş buçuk milyon Suriyeli ‘ye destek olmaya çalışıyor ve yerlerinden edilmiş Suriyelilerin evlerine dönmesini sağlıyor” şeklinde konuştu.

‘TÜRKİYE AB’YE ÜYE OLMUŞ OLSAYDI BUGÜN ÇOK DAHA GÜÇLÜ BİR AVRUPA BİRLİĞİ OLACAKTI’

Yunanistan'ın ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin engellemesi ile Türkiye’nin Avrupa Savunma Ajansı’na dahil edilemediğini belirten Kaymakcı, “2004 yılından bu yana.  Yine Türkiye Avrupa Birliği ile Güvenlik Anlaşması imzalayamadı. Bunlar olmuş olsaydı veya Türkiye AB’ye üye olmuş olsaydı bugün çok daha güçlü bir Avrupa Birliği çok daha güçlü bir NATO’dan söz ediyor olacaktık. Muhtemelen NATO ve Avrupa Birliği birlikte hareket edecekti ve hatta belki NATO Avrupa Birliği’nin ordusu haline gelecekti yani Türkiye'nin bir AB üyesi olduğu bir AB'den bahsediyorum. Ve böyle bir yapı karşısında ben sanıyorum ki, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı bu savaş engellenebilirdi. Çünkü burada önemli olan caydırıcılık. Şu an da ne AB ne NATO böyle bir saldırıya karşı caydırıcı rol oynayamadı. Oynayamıyor. Bunu ancak NATO ve Avrupa Birliği ortak hareket edebilirse, yani siyasi ve ekonomik güç aynı zamanda askeri bir güce de dönüştürülebilirse o zaman bir caydırıcılık söz konusu olabilir” ifadelerini kaydetti.

Diğer Haberler