BİZ YASAKLARI HAK ETTİK

Dünya gibi Türkiye de virüsle cebelleşiyor. Kayseri de öyle. Maalesef gelen haberler ve gördüklerimiz hiç iyi değil. Vali Bey’in hafta sonu için paylaştığı görüntüler bizim bu işi ciddiye almadığımızı gösteriyor.

Devlet her türlü uyarıyı yapıyor, ama maalesef söz dinlemiyoruz. Sevdiklerimizi kaybettik. Hemen herkesin etrafında virüse yakalanmış veya hayatını kaybetmiş isimler var.

Hafta sonları sokaklar tıklım tıklım. Resmi denetimler bir yana pazar günü Vali Bey ‘tebdil-i kıyafet’ İstasyon Caddesi’nde denetim yapmış.

İl Sağlık Müdürü hastanelerde yaşanan sıkıntı konusunda adeta çırpınıyor. Filyasyon ekiplerine doğru bilgi verilmediğinden dertli.

Hala AVM’lerin önünde kuyruklar oluşuyor. Hala eş-dost oturmaları sürüyor.

Bu satırları yazdığım dakikada Kabine’nin yeni kısıtlamalar konusunda neler yapılabileceği tartışılıyordu. Böyle giderse nisan -mayıs tedbirleri geç kalmaz.

Oysa devlet, insanların kurallara uymasını, ekonomide çarkların dönmesini, hayatın da olağan akışı içerisinde sürmesini istiyor. Hareketliliği mümkün olduğunca azaltsak, yani zorunlu olmadıkça evimizden çıkmasak, temas konusunda dikkatli olsak süreci daha rahat atlatacağız. Ama bir günde 20-30 bin kişi AVM’ye girmek için kuyruk bekliyorsa yapacak bir şey yok...

Devlet görevlileri, hekimler bas bas bağırıyor ‘aman ha’ diye... Artık gelinen noktada ağır kısıtlamalardan başka devletin de yapacağı bir şey kalmadı. Biz de maalesef layusel davranışımızla bunu hak ettik.

Salgın dünya ekonomilerini sarstı. Tabi şehrimiz ekonomisini de... Üretim tarafında özellikle ihracat odaklı çarklar kısmen dönerken perakende ticarette ciddi sıkıntılar var. KTO Başkanı Ömer Gülsoy da son meclis toplantısında buna işaret etti.

Çarşı-pazar sıkıntılı. Elbette bir yandan salgın nedeniyle insanlara ‘aman ha zorunlu olmadıkça sokağa çıkmayın’ derken, diğer yandan çarşı-pazarda ticaretin iyi olmasını bekleyemeyiz. Aslında biz dikkat etmeyerek kendi ayağımıza sıkıyoruz. Sonuçta rastgele sokakta dolaşan her insanın kendisi veya yakınları ticaretin içinde. Piyasaların olumsuz etkilenmesi fiilen ticaretin içinde bile olmasanız, o şehirde-ülkede yaşayan herkesi olumsuz etkiler. Yani biz pandemi ile ilgili kurallara uymayarak kendi kendimize kötülük ediyoruz.

Bu satırları yazdığım dakikada Bakanlar Kurulu’nun kararlarının ne olduğunu bilmiyordum. Yarın hafta sonları sokağa çıkma yasağı gelirse bundan hepimiz etkilenmeyecek miyiz? Şehirler arası seyahat kısıtlaması gelirse ülke ekonomisi bunu nereye kadar kaldıracak?

Türkiye çok zengin bir ülke değil. Kaldı ki bizimle zenginlikte kıyaslanmayacak olan Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, hatta ABD gibi ülkeler de ekonomik destekler noktasında salgında halkını ve işyeri yöneticilerini memnun edemediler. Türkiye şu ana kadar 300 milyar liradan fazla kaynağı ya kredi, ya hibe, ya da bir destek paketi içerisinde halkına sunmuş. Ama bu da yetmiyor. Türkiye ekonomisi salgından etkilenen kesimlere daha ne kadar ekonomik katkı sağlayabilir? Devlet bir sektör için kapatma kararı aldığı zaman, zararları da kısmen tazmin etmekle mükellef. Ama devletin de bütçe gerçekleri itibariyle zararı tazmini edecek hali kalmadı.

Salgın ekonomimizi bozuyor. Dolayısıyla ülkemizde güven ve istikrarı sıkıntıya sokuyor. Güven ve istikrarın olmadığı bir ülkede yerli-yabancı yatırımcı olmaz. İnsanlar üretmekten korkar. Risk almaktan çekinir.

Yani biz kurallara uymadan sokakta sorumsuz bir şekilde dolaşarak bir yandan kendi sağlığımız ve temasta olduğumuz insanların sağlığını tehlikeye atarken, diğer yandan da hükümeti daha kesin kararlar almaya zorlayarak ekonomik olarak ülkemize, dolayısıyla hepimize zarar veriyoruz.

65 yaşın üstündeki bir büyüğümüz, ‘Nasıl olsa saat 10:00-13:00 arası benim sokağa çıkmam serbest’ diyerek işi olmadığı halde çarşıda- pazarda filan caminin önünde, meydanda, AVM’nin girişinde kalabalıklara bakıyorsa bu hem kendine, hem de ülkesine zarar veriyor demektir.

Sağlık çalışanlarımız özveriyle mücadeleyi sürdürüyor. Daha önce de yazdım, artık onlar da yoruldu. İsyan noktasına geldiler. Son 7-8 ayda yukarıdaki cümlelere benzeyen yüzlerce yazı yazdım. Ben de yoruldum bunları yazmaktan. Hepimiz yorulduk. Ama sorumsuz davrananlar bir türlü yorulmadılar.

Ha, her şeye dikkat etmenize rağmen virüs bulaşır mı, bulaşır. Etrafımda bana göre çok daha sorumlu davranıp da virüsle tanışan onlarca insan var. Biz insan olarak, tedbirimizi azami düzeyde almakla mükellefiz. Lütfen, hepimiz kurallara uyalım, yoksa devlet daha ağır kararlar almak zorunda kalacak.

 

KULİS BULVARI

BÜYÜKŞEHİR, BORCU 200 MİLYON AZALTMIŞ

Zaman zaman belediyelerin borcu gündeme gelir. İşletme veya kamunun borcunun olması çok anormal değil. Eğer borcunuzu döndürecek mal varlığınız ve üretim kabiliyetiniz varsa mesele değil. Ama gelirinizle gideriniz arasında uçurum oluşmuşsa elbette ‘müflis tüccar’ noktasına doğru gidiyorsunuz demektir. Geçenlerde bir söyleşimizde Başkan Büyükkılıç,”Bir yandan yatırım yapıyor, diğer yandan belediyemizin borcunu azaltıyoruz” dedi. Belediyenin borcu 200 milyon lira daha azalmış. Bu güzel haber. Demek ki belediyemiz hem yatırım yapıyor, hem de tasarruf. Yoksa borç nasıl azalacak. Salgına rağmen belediyemiz 1,5 yılda borcunu 200 milyon lira daha azaltmışsa bunda Memduh Başkan’ın tasarruf ve tedbire verdiği önem yatıyor. Ama belediyenin yeni yıldan itibaren çok daha büyük yatırımlara imza atacağını da buradan söyleyeyim.

 

Mış… Miş… Muş…

00- Vali Günaydın pazar günü tebdil-i kıyafetle denetimlere çıkmış.

00- Hafta sonu Kayseri ve ülke genelinde sokaklar ve AVM’ler tıklım tıklımmış.

00-CHP Lideri Kılıçdaroğlu yarın Kayseri’de muhtarlarla buluşacakmış.

00-Bir yandan önemli yatırımlara imza atan Büyükşehir Belediyesi diğer yandan borcunu da 200 milyon lira azaltmış.

00- Özhaseki’nin sağlık durumu iyiye gidiyormuş.

00- OSB Başkanı Nursaçan bugünkü basın açıklamasında önemli mesajlar verecekmiş.

00-Yeni Milli Eğitim Müdürü Bilal Yılmaz Çandıroğlu göreve başlamış.

00- Bugün-yarın iki bölge - il müdürü de değişebilirmiş.

00-Toplu taşıma araçlarında HES kodu uygulaması bugün başlıyormuş.

Diğer Makaleler