Oktay ENSARİ

YAPRAK DÖKÜMÜ

Çağın illeti Covid nedeniyle çevremizde de adeta yaprak dökümü yaşanıyor.

Güzel insanlar, birer birer aramızdan ve bu dünyadan ayrılıyor. Ateş elbette düştüğü yeri yakıyor. Genç-yaşlı dinlemeyen çağın virüsü dostlarımızı, arkadaşlarımızı, canımızdan çok sevdiğimiz yakınlarımızı bizden alıp, koparıyor.

Önce Cemiyet başkanımız Veli Altınkaya’yı (59) sonra Erciyes Anadolu Holding CEO Yardımcısı Reklam Pazarlama Koordinatörü İbrahim Öngün’ü (55) kaybettik. Yaşları birbirine benzeyen 2 canımızın ortak özelliği, altta başkaca diyabet ve yüksek tansiyon gibi sağlık sorunları olması ve en acısı da, elbette takdiri ilahiye inanırız ama, Covit aşısı olamamalarıydı...Covid aşısının olumlu ve koruyucu etkisine hala inanmayanların aklına şaşarım.

3 yıl öncesiydi, İbrahim Öngün’le tanışmamız. İstanbul’dan medya dünyasından kopup gelmişti. CEO Alpaslan Baki Alpaslan’ın hem yardımcısı hem de yakın arkadaşıydı. Holdingdeki görevi için ailesini bırakıp gelmeyi, "Bu bir hizmet ve nöbet"  olarak nitelendiriyordu. 3 yıl önce geldiği Erciyes eteklerindeki Kayseri’den şimdi cansız bedenini İstanbul’a uğurladık. Rabbim holding çalışanlarına, ailesine, medya camiasına sabır versin. İbrahim kardeşi cennetiyle ödüllendirsin.

Gelelim, ayrılığını, acısını gün geçtikçe daha çok hissettiğimiz merhum Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, 38 yıllık arkadaşım, meslektaşım, yoldaşım, sırdaşım, aile dostum Veli Altınkaya’ya…

Her ölüm, erken ölümdür. Kayseri medyası önemli bir ismi yitirdi. Veli Altınkaya, nevi şahsına münhasır, yani özel bir kişiliğe sahipti. Kayseri siyasetine yön veren yazıları,hukuk sistemimize yeni yeni oturan arabuluculuk görevini, yıllardır yerine getiriyordu. Kendi deyimiyle "Zavunu geniş", kimseyi kırmayan, mutlaka bir orta yol bulan, güleç, ara yapan, bilgisini, tecrübesini paylaşan, Kayseri’nin sorunlarına sahip çıkıp, çözüm üreten, bunları siyasilere, şehrin büyüklerine tatlı dili, yol gösterici yazılarıyla anlatırdı. Oğulları, Talha’yı, Mustafa’yı son olarak kızı Kübra’yı evlendirmiş, torunu kendi adını taşıyan minik Veli ile eşi Dilber hanımla daha dingin ve mutlu bir yaşam sürürken, Covid illetine yakalandı..Entübe olmuştu. Ancak entübeden çıkmaya hazırlanırken, bu kez yaşadığı septik şokla ruhunu teslim  etti.Bir yazısında bana vasiyet gibi bıraktığı "YHT'ye (Yüksek Hızlı Tren) binmeden gidersem gözlerim açık gider. Takipçisi ol" yazısının ömrüm yettiğince takipçisiyim.38 yıl onun deyimiyle ekmek yedik, tuz yedik.Kayseri sadece medya anlamında değil, bu şehrin unutulmaz, yeri kolay kolay doldurulmaz bir değerini yitirdi. Bunu zaman daha iyi gösterecek.

Evet, bir Veli  Altınkaya, bir İbrahim Öngün vardı, şimdi onları cennete uğurlayıp, gönüllerimize gömdük.

Diğer Makaleler