"Deniz Poyraz, dağa çıkmak isteyenleri sevk eden milis işbirlikçidir"

MHP Lideri Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.

Bahçeli,"PKK’lı milis işbirlikçilere hakkı yenmiş garip gureba, mağdur ve mazlum muamelesi yapan köksüzlere soruyorum, suçsuz günahsız, güzeller güzeli Aybüke öğretmenimiz şehit edilirken nerelerdeydiniz? Nereye sinmiştiniz? Hiç sesiniz çıkmış mıydı? Annesi Nurcan Karakaya ile 10 aylık Bedirhan bebek barbarca şehit edilirken ne yapıyordunuz? Kalbinizde hiçbir sızı duydunuz mu? Ya Eren Bülbül, ya Necmettin öğretmenimiz, ya ana kuzuları, ya emzikli bebekler, bileniniz, hatırlayanınız kaldı mı? Şerefiniz kadar konuşun desem, bunların hiçbirisinin ağzını bıçak dahi açmaz, açamaz. Sol örgütler, emek ve meslek örgütleri, barolar, CHP, HDP, TKP, TİP, EMEP, KESK, DİSK, Halkevleri, alayınıza milletim adına soruyorum, Deniz Poyraz’a sahip çıktığınız kadar bu milletin çocuklarına, bu vatanın onurlu evlatlarına sahip çıkabildiniz mi?"dedi.

MHP Lideri Bahçeli,"Açık seçik söylüyorum, Türk devleti egemen ve haysiyet sahibi bir devlettir, katil ithamları ise soysuzluktur. Öldürülen Deniz Poyraz’ın kim olduğunu ben size söyleyeyim, PKK’nın kırsal katılım sorumlusu, şehirden dağa çıkmak isteyen PKK sempatizanlarını terör kamplarına sevk eden halkanın içinde yer alan milis işbirlikçidir. Milis işbirlikçi, köy, kasaba ve şehirlerde yalnız ve sahipsiz görülen kişileri terör örgütüne devşirmek için çalışan, örgütün hain eylemlerine yardım ve yataklık yapan terörist demektir. Bu milis işbirlikçinin babası ise duyan herkesi şok eden açıklamalarda bulunmuş, bir nevi canlı bomba gibi patlamıştır. “Deniz benim Deniz’im değil, Kürdistan’ın Denizi’dir. Biz dağlarda direnen aslanlara borçluyuz. Şu anda düşmanın tank ve toplarının önünde direniyorlar. Biz ne kadar bedel de versek halen onlara borçluyuz. Allah gerillaya güç kuvvet versin, mertebelerini yükseltsin.” Herkesi ikaz ediyorum, hiç kimse, “ne yapsın acısı var, ne dediğini bilmiyor,” saptırmasına heves etmesin. Böylesi bir bahaneye de sarılmasın. İzmir’in göbeğinde bir PKK’lı arayıp da bulamayacağı bir propaganda imkanı yakalamış, bunu da şerefsizce kullanmıştır. Dağda bir aslan biliriz, o da şerefli Türk askerimiz, şerefli Türk polisimiz, şerefli güvenlik korucularımızdır.

Annesi Nurcan Karakaya ile 10 aylık Bedirhan bebek barbarca şehit edilirken ne yapıyordunuz? Kalbinizde hiçbir sızı duydunuz mu? Ya Eren Bülbül, ya Necmettin öğretmenimiz, ya ana kuzuları, ya emzikli bebekler, bileniniz, hatırlayanınız kaldı mı? Şerefiniz kadar konuşun desem, bunların hiçbirisinin ağzını bıçak dahi açmaz, açamaz. Sol örgütler, emek ve meslek örgütleri, barolar, CHP, HDP, TKP, TİP, EMEP, KESK, DİSK, Halkevleri, alayınıza milletim adına soruyorum, Deniz Poyraz’a sahip çıktığınız kadar bu milletin çocuklarına, bu vatanın onurlu evlatlarına sahip çıkabildiniz mi? Müşfik bir seslenişiniz, sevgi dolu bir dokunuşunuz görüldü mü?

Kılıçdaroğlu ülke nüfusunun yüzde 54’ünün CHP’li belediyeler tarafından yönetildiğini dillendirmiştir. Milli ve üniter bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti, egemenlik yetkilerini ülkenin her noktasında aracısız, fasılasız ve doğrudan kullanmaktadır. Kaldı ki CHP’li belediyeler devletin hükmü şahsiyetinden bağımsız ya da özerk bir yönetim değildir. Bu belediyeler gökten zembille inmemiş veya Kılıçdaroğlu’nun terekesinden çıkmamıştır. Nüfusun yüzde 54’nün CHP’li belediyeler tarafından yönetildiğini muhataralı bir dille vurgulamak bize göre potansiyel bir ayrımcılığın, hatta devlet içinde başka bir devlet varmış gibi değerlendirme yapmanın diğer bir şeklidir. Kılıçdaroğlu’nun ağzındaki bakla zehirlidir.

Biz demiyoruz ki, hiç sorun yoktur. Biz demiyoruz ki, her şey güllük gülistanlıktır. Biz demiyoruz ki, bir elimiz yağda diğeri baldadır. Fakat CHP yönetiminin anlattığı gibi kötümser bir Türkiye tablosu kesinlikle söz konusu değildir. Meseleleri kavrayan, insanımızın yanında duran, nimette de külfette de vatandaşlarımızla bir arada bulunan bir devlet yönetimi, bir Türkiye gerçeği vardır, kıskananların çatlaması da doğal olarak beklenmelidir. Bizim askıda ekmek kampanyamızı tenkit edenler, askıda fatura uygulamasına geçtiler. Olsun, yapanı alkışlarız, bir mağduriyetin dahi giderilmesinden memnuniyet duyarız. Millet için varız, millete hizmet aşkıyla doluyuz.

Kılıçdaroğlu, beş CHP’li belediyenin 13 bin 338 sanatçıya yardım yaptıklarını da söylemiş. Peki bu sanatçılar kimlerdir? Sanatçı kisvesine bürünmüş bölücülere, Türkiye muhaliflerine belediye imkânları peşkeş çekilmiş midir? Kılıçdaroğlu’nun dost kataloğunda isimleri yazılı mıdır? Bu dost edebiyatının da iyice suyu çıkmıştır. Kılıçdaroğlu’nun birlikte iktidar olmayı hedeflediği dostları arasında PKK’nın, FETÖ’nün, DHKP-C’nin, dış güçlerin, Türk düşmanlarının sıralamadaki yeri neresidir?

Acaba terörist Demirtaş Kılıçdaroğlu’nun dostu mudur? Terörist Karayılan Kılıçdaroğlu’nun dost kategorisinde midir? Mesela Muharrem İnce de hala dost mu görülmektedir?

Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin son otuz yılda komşumuz Irak’a yönelik iki ayrı savaşının siyasi sonuçlarını sebepleri ile birlikte değerlendirdiğimizde, Türkiye’yi bir kıvama getirmek için kullanılan bölücülük ve bölücü terör oyunu her yönüyle berraklaşacaktır. HDP bu oyunda asal bir figüran, asıl bir faildir. Parti görünümlü bu bölücü odağın kumanda odası zalimlerin denetim ve kontrolündedir. PKK silahlı saldırı konusunda kışkırtılıp tembihlenirken, HDP silahsız bölücülüğün maşası olarak görevlendirilmiştir.

Babalar Günü’nde, yetim yavrularımızın şehit babalarının mezar taşındaki resimlerini okşayıp öpmesi Kılıçdaroğlu’nun vicdanını sızlatmaya yetmedi mi? Gece üşümesinler diye evlatlarının üzerini örten anaların, ilahi takdir bu ya, gün geldiğinde toprakla üzeri örtülen şehitlerine içli içli ağıt yakmaları CHP’nin, İP’in ve diğerlerinin yüreğini titretmeye hiç mi kafi gelmedi? Kına yakıp askere gönderilen kahramanları al bayrağa sarılı naaşlarıyla karşılayan gelinler, bacılar, babalar, analar, yavrular ne yapsın, demokrasi var diyerek, nasılsa sandıktan oy aldılar bahanesiyle dökülen kanları mı unutsunlar? Geçmişe sünger mi çeksinler? HDP’yi meşru mu görsünler? Kılıçdaroğlu, demokrasilerde parti kapatmak yanlış diyor, kuşkusuz halt ediyor. HDP’yi savunuyor, bölücülüğün avukatlığına utanmadan soyunuyor.

Kürt kökenli kardeşlerim, biz sizi Allah için seviyoruz, bağrımıza basıyoruz. Aramızda hiçbir fark yok, inancımız bir, irademiz bir, istikbalimiz bir, geçmişimiz bir, bayrağımız bir, devletimiz bir, milletimiz bir, mukaddesatımız bir, acımız bir, anımız bir. Kan içen vampirlere sırtınızı dönün, bu teröristlere şamarı indirin, birliğimizi ve dirliğimizi bozmak isteyen iç ve dış mihraklara millet sevdasıyla özdeşleşmiş tarihi gücünüzü gösterin. Şayet birileri Türk-Kürt çatışmasının düşünü kuruyorsa, gök girsin kızıl çıksın ki, bu düşten kabusla uyandırmak bizim için hayat memat konusu olacaktır. Kılıçdaroğlu’na diyorum, yabancı dostlarının tuzağına düşme, zira başaramayacaksın. HDP’nin eşbaşkanlarına sesleniyorum, emperyalist efendilerinize aldanmayın, zira başaramayacaksınız. İP’in ve diğer marjinal partilerin başkanlarını uyarıyorum, ona buna ümit bağlamayın, melun amaçlarınıza kesinlikle ulaşamayacaksınız." dedi.

Diğer Haberler