Oktay ENSARİ

AH VELİ AH...

Her ölüm , erken ölümdür. Hele hele 40 yıllık meslektaşınızı, arkadaşınızı, aile dostunuz Veli Altınkaya’yı 59 yaş gibi genç sayılacak yaşta kaybederseniz, kalbinizden bir parçanız kopmuş demektir.

Kayseri medyası önemli bir ismi yitirdi. Veli Altınkaya, nevi şahsına münhasır, yani özel bir kişiliğe sahipti.

Kayseri siyasetine yön veren yazıları,hukuk sistemimize yeni yeni oturan arabuluculuk görevini, yıllardır yerine getiriyordu. Kendi deyimiyle "Zavunu geniş", kimseyi kırmayan, mutlaka bir orta yol bulan, güleç, ara yapan, bilgisini, tecrübesini paylaşan, Kayseri’nin sorunlarına sahip çıkıp, çözüm üreten, bunları siyasilere, şehrin büyüklerine tatlı dili, yol gösterici yazılarıyla anlatırdı.

Oğulları, Talha’yı, Mustafa’yı son olarak kızı Kübra’yı evlendirmiş, torunu kendi adını taşıyan minik Veli ile eşi Dilber hanımla daha dingin ve mutlu bir yaşam sürürken, 1 yıldır dünyanın boğuştuğu Covid illetine yakalandı.

Cemiyet seçimleri nedeniyle son dönemde daha sık bir araya geliyorduk. Hatta hastaneye yatmadan 1 ay öncesi hafta sonunu seçim nedeniyle Gazeteciler Cemiyetinde birlikte geçirdik. Gribal bir durum yaşadığını söylüyordu. Metin Kösedağ ile otururken, o unutamadığımız, belleğimize aci bir anı olarak kazınan Pazar günü öğle saatlerinde cemiyetin kapısından içeri girdi. Tam masaya otururken telefonu çaldı ve bir gün önce yaptırdığı testin sonucunun pozitif çıktığı haberini aldı. Bize dönüp "Ben eve gidiyorum. Filasyon ekibi gelecekmiş" diyerek, apar topar ayrıldı. Veli’yi son kez yüzyüze görüşümüz oldu.

Şehir Hastanesi'ne yatması yolundaki önerilerilerimizi "İyiyim, iyiyim. Evde dinlenirim. Kendimi kötü hissedersem İlhami Hoca'yı ararım" diye geçiştirdi. Eşi Dilber Hanım da hastaneye yatması için ısrarcı olunca Salı günü Şehir hastanesine yattı.

Telefonla konuşuyorduk, aynı koridorda Yılmaz Büyüknalbant ve Ömer Faruk Hamurcu’nun da yattığını, sağlık durumlarının iyi olduğunu söylüyordu. Sonrasında gıyabında Gazeteciler Cemiyeti başkanlığına 3 yıllık dönem için  seçtik. Başhekim Prof.Dr.İlhami Çelik, yeniden seçildiği haberini kendisine verince çok mutlu olduğunu, üyelere teşekkür ettiğini söylemişti. Sonra ciğerlerini kaplayan, mutasyona uğramış virüs, değerli arkadaşımın solunum sıkıntısı çekmesine yol açtı. Kilo ve diğer sağlık sorunları  da bu solunum güçlüğünü etkileyince, servisten yoğun bakıma alındı. Sonrasında ERÜ Tıp fakültesi yoğun bakımına sevk edildi.

Entübe olmuştu. Ancak, son 2 gündür uyanmış, entübeden çıkmaya hazırlanırken,bu kez yaşadığı septik şokla dün  iftar saatinde , yüce yaradana ruhunu teslim ederek, "Bu dünyadan bir Veli Altınkaya  geçti" diyerek aramızdan ayrıldı.

Üzüntümüzü, kelimelere sığdırmak mümkün değil. Eşi Dilber hanım, çocukları Talha, Mustafa ve Kübra’ya asla unutulmayacak, güzel bir isim, hayırla anılacak güzel işler, biriktirdiği binlerce dost ve arkadaşlar bıraktı…

Birlikte yol yürüdüğümüz Gazeteciler Cemiyetinde, Kayseri’de bir ilk olacak Basın Müzesi için yoğun mesai verdi. Bu yaz açılış yapacaktık ama ona görmek nasip olmadı. Medya camiasına unutulmaz hizmetlerini, Basın Müzesi çabalarını asla unutmayacağı, unutturmayacağız.

Bir yazısında bana vasiyet gibi bıraktığı "YHT'ye (Yüksek Hızlı Tren) binmeden gidersem gözlerim açık gider. Takipçisi ol" yazısının ömrüm yettiğince takipçisiyim.

40 yıl onun deyimiyle ekmek yedik, tuz yedik.

Ağabey-kardeş ilişkisi içinde camiaya hizmet etmeye çalıştık. İncinmedim, incitmedi. Hakkı varsa helal olsun. Hakkım varsa helal olsun.

Kayseri sadece medya anlamında değil, bu şehrin unutulmaz, yeri kolay kolay doldurulmaz bir değerini yitirdi. Bunu zaman daha iyi gösterecek.

İnsanoğlu bir kuş misali derler ya bir varmış, bir yokmuş.

Evet, bir Veli  Altınkaya vardı, şimdi onu cennete uğurlayıp, gönüllerimize gömdük.

Diğer Makaleler