Hacı Osman YILDIZ

ÇEKİŞMELİ BOŞANMA DAVASI (1)

Boşanma davası anlaşmalı ve çekişmeli boşanma olarak iki şekilde de açılabilmektedir.  Anlaşmalı ve çekişmeli boşanma davaları iki ayrı dava türü olup, sonuçları da değişmektedir. Bu yazımız ve devamında çekişmeli boşanma davası aşamaları ve sonuçlarından bahsedeceğiz.

Çekişmeli boşanma davası her ne kadar ismi nedeniyle toplumda bir eşin boşanmak istememesi olarak algılansa da her iki eşinde boşanmak istemesine rağmen açılan davalarda çekişmeli olabilmektedir. Bu noktada önemli olan husus eşlerin boşanma davasında haklı olduklarını iddia etmeleri ve  diğer eşin kusurlu olarak boşanmaya neden olduğunu kanıtlamaya çalışmasıdır. Boşanma davası sebepleri genel sebepler ve özel sebepler olarak ikiye ayrılmaktadır.

Özel boşanma sebepleri: Kanunda sınırlı sayıda sayılmış olan özel boşanma sebeplerine dayanan boşanma davaları şunlardır:

  • Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası (TMK m. 161) ,
  • Hayata Kast, Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış nedenleri ile boşanma davası (TMK m. 162),
  • Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme sebepleri ile boşanma davası (TMK m. 163),
  • Terk Sebebiyle boşanma davası (TMK m. 164),
  • Akıl Hastalığı sebebiyle boşanma davası (TMK m. 165)

Özel boşanma sebeplerine istinaden açılan davalarda bu sebeplerin ispatı daha güç ve net olmalıdır. Ancak genel boşanma sebepleri  sınırsız sayıda olup, ismi gereği daha soyut niteliktedir. Ancak toplumda da özellikle bilinen ve en yaygın genel boşanma sebebi; evlilik birlikteliğinin  temelden sarsılmış olması nedeniyle açılan davalardır.

Yukarıda da belirttiğimiz üzere çekişmeli boşanma davasında önemli husus kusurun ispatıdır. Boşanma davası öncesinde ve aşamalarda en büyük  uyuşmazlık noktası nafaka, velayet ve tazminattır. Bu hususların belirlenmesinde yine kuşkusuz kusur dikkate alınacaktır.

Boşanma davalarında kusurun ispatında özellikle sayabileceğimiz belli başlı iddialar;

Eşlerin üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi,  ekonomik desteğin sağlanmaması, sürekli tartışma ve huzursuz bir aile ortamı, şiddet,  eşlerin ailelerinin evlilik birlikteliğine olan müdahaleleri vb. örnekler ön plana çıkmaktadır. Belirtmiş olduğumuz üzere  bu hususlar sınırsız sayıda olup, kanıtlama noktasında özellikle tanıklar ön plana çıkmaktadır. Elbette şiddet olaylarında kolluk kuvvetlerine yansımalar ve açılan ceza dosyaları da oldukça önem arz etmektedir. Kusurun ispatı neticesinde özellikle mahkemelere takdir yetkisi tanınmış olup, kusurun, kusursuz olan eş üzerinde yaratmış olduğu etkiye istinaden bir tazminat miktarı belirlenmektedir.  Günümüz şartlarında oldukça yaygın olan boşanma davaları aslında oldukça kapsamlı ve bir o kadar da deyim yerinde ise çetrefilli davalardır. Her neticenin farklı unsurları olmaktadır. Diğer yazılarımızda ayrıntılı olarak bahsedeceğiz elbette ama insanların aklında oldukça önemli bir yer kaplayan nafakanın bağlanması ve velayet hususları ayrı ayrı değerlendirilmektedir.

Eşin kusuru ispatlansa dahi kendi hayatını idame ettiremeyecek eşe nafaka bağlanması nafaka hususunu etkilerken, çocukların yaş ve bakımları muhtaç oldukları şefkat, velayet hususunu etkilemektedir.  Ayrıca toplumda yaygın olarak merak edilen ve beklenilen bir husus olan süresiz nafakanın kaldırılması hususunda da herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır. Öyle bir tasarı de henüz gündemde değildir.

Gönül  istemektedir ki toplumun temel taşı olan ailelerin parçalanmaması ve bu hususların hiçbir şekilde uyuşmazlık konusu olmamasıdır. Ancak insanlar hayata bir defa gelmekte ve her birey gibi eşlerde huzuru hak etmektedir.  Kanun koyucu  her şeyden önce bireyi esas almış, her türlü hakkını güvence altına almaya çalışmıştır.

"Neticede huzur adaletle, adalet ise aramakla gelecektir. Haksızlık halının altına süpürülecek bir şey olamaz."

Diğer Makaleler