Oktay ENSARİ

CUMHURBAŞKANIMIZA ARZIMDIR

Anlamayana laf anlatmak zor. Türkiye Futbol Federasyonu son aldığı Süper Lig'in 12 Haziran'da başlama kararında direnirken spor kamuoyu artarda gelen Ankaragücü, Erzurumspor, Kasımpaşa ve son olarak Beşiktaş Kulubü'nde hatta Beşiktaş'ın Başkanı Ahmet Nur Çebi'nin testinin pozitif çıkması haberleriyle çalkalanıyor.

Kayserispor'un kadın başkanı Berna Gözbaşı'nın Fenerbahçe maçı öncesi "Futbolcularım koronavirüs nedeniyle Fenerbahçe maçına çıkmak istemiyor. Bunu küme düşme hattında bulunan bir takımın başkanı olarak değil, bir anne olarak üzerine basa basa söylüyorum. Hiçbir oyuncuma virüs nedeniyle sahaya çık, oyna diyemem. Bu insan haklarının ciddi bir ihlalidir." şeklindeki sözleri spor kamuoyunda hayli dikkat çekti.

Her ne kadar bazıları Kayserispor'un koronavirüsten yararlanıp ligde kalmak için böyle söylemlerde bulunduklarını söylese de işin vahameti son bir haftadır yaşanan ve bugünde Beşiktaş Başkanı dahil 8 kişinin testlerinin pozitif çıkması ile tavan yaptı. Yani Berna Hanım'ın ve Kayserispor camiasının, basın sözcüsü Mustafa Tokgöz'ün de yaptığı açıklama ve feryatları Mısır'daki sağır sultan duydu ama federasyon duyamadı veya duymazlıktan geldi.

Bütün bu olan bitenlerden sonra şimdi TFF'ye sormak lazım; Kayserisporlu futbolcularda dahil Süper Lig'deki bir futbolcu koronavirüse yakalanır, maçlara çıkmaz ise ortaya ciddi bir insan hakları ihlali ve hukuki bir dava çıkmıyor mu? Öyle ya, futbolculardan biri TFF'yi ve mensup olduğu kulübü mahkemeye verse, dava açsa hatta ötesi şikayetçi olup Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunsa bunun sorumluluğu kime ait olacak?

Federasyon maalesef yayıncı kuruluşun emrine girmiş. Tüm planlamalar insan sağlığını hiçe sayan uygulamalar yayıncı kuruluşun para kazanması üzerine kurulmuş. Hâlbuki federasyona düşen birinci görev ligi diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bugünkü sonuçlarıyla şampiyonsuz ve küme düşmesiz olarak tescil etmektir. Zira ortada devletin tanıdığı daha doğrusu Dünya Sağlık Örgütü'nün pandemi ilan ettiği koronavirüs salgını nedeniyle mücbir sebep sayıp buna göre önlem alması bu sorumluluğun ne kadar ciddi ölçüde olduğunun bir göstergesidir. Ancak futbol federasyonu ne hikmetse kulüpleri antrenmana sonrasında kalan maçlara çıkmaya mecbur bırakıyor. Bu mecburiyetin sorumluluğu Allah korusun liglerin oynanması sırasında diğer takımlara da sıçrarsa bunun hesabını kim verecek? Bu sorumluluğu kim alacak?

Tekrar ediyorum duymayanlara, anlamayanlara bir kez daha söylüyorum; hem dinen hem ahlâken hem de beşeri olarak en önemli şey sporcu yani insan sağlığıdır. Kayserispor'un"Acaba bu yolla ligde mi kalmak istiyorlar" diye düşünen kafalara bir kez daha sesleniyoruz; sayın Türkiye Futbol Federasyonu yönetimi; sizin çocuğunuz futbolcu, antrenör, hakem olsa bu kadar olumsuz gelişmelerin ardından sahaya çıkartır, oynayın istim arkadan gelsin der misiniz?

Anlaşılan o ki federasyon Türk Futbolu'nun 1 milyar dolarlık bütçesine sahip Süper Ligi'ne ve alt liglere yayıncı kuruluşa bu kadar sporcu ve spor adamının hayatlarını hiçe sayarak peşkeş çekmek istiyor. Pandemi sürecinde son derece başarılı olan Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın net biçimde "Karar sizin. Liglerin oynanması konusunda biz sorumluluk almayız." demeci de işin vahametini gözler önüne seriyor. Buradan futbolla yakın ilişkisi olan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum; Sayın Cumhurbaşkanı, lütfen bu yanlış karara bir dur deyin. Bu yanlışlıktan dönmek için illa ki bir sporcunun, bir hakemin, bir yöneticinin veya bir spor adamının ölmesi mi gerekmektedir? Kabinenizde görev ve sorumluluk verdiğiniz, Sağlık Bakanınız ve Bilim Kurulu'nun oynanmasına izin konusunda onay vermediği "Sorumluluk TFF'nindir." açıklamasına rağmen 'Dediğim dedik, çaldığım düdük' şeklinde ısrarcı olan TFF'nin, Türk Sporu'nda sıkıntılar ve üzüntüler yaratacak olumsuzluğa müsaade etmeyin. Arz ederim.

Diğer Makaleler