Metin KÖSEDAĞ

ERKEN SEÇİM OLUR

Bütün dünya pandemi ile uğraşırken, Türkiye’de yeni bir tartışma alevlendi. 

Özellikle siyasi arenada “erken seçim” tartışmaları epeyce başımızı ağırtamaya başladı. 

Tabi ki bu tartışmaları en çok çıkaran ise muhalefet partileri. 

Yani CHP ile diğerleri. 

Onların bu söylemi dillendirmesi çok normal. 

Ancak AK Parti ve MHP ise bugüne kadar “kesin” bir dille buna “karşı çıktıklarını” göremedik. 

Piyasaların durduğu bir dönemde seçimi konuşmak ne derece doğru bilinmez ama, bir yıl içinde erken seçimin olma ihtimali de her geçen gün biraz daha  kuvvekleniyor.

Özellikle yeni kurulan partilerin bu anlamda kendilerini sınama ve “güçlerini görme” açısından ilk seçim onlar için belirleyici nokta olacak.

Tabi ki öncelikle olası seçime katılma hakkı elde etmeleri gerekiyor.

Şu da bir gerçek ki muhalefet partilerinin ilk amacı en zayıf gördükleri noktada “iktidarı” yerinden indirmek.

Şu anda bütün dünyayı saran pandemi nedeniyle durma  noktası gelen hayatın siyasal iktidarı da zayıflattığı görüşündeler.

Onlar için fırsat bu fırsat, “erken seçim” türküsünü çalmaya başladılar.

Bunda başarılı olurlar mı bilemem ama; son kararı her zamanki gibi yine Erdoğan-Bahçeli ikilisi verecek.

Bakalım süreç nasıl işleyecek.

 

Yalanı Zaman Yıkar...

Bazen insanlar kendilerinden beklenmeyen söz ve davranışlarda bulunurlar.

 Zaman zaman “Söz doğru ama, söyleyen yanlış” dediğimiz anlar olmuştur.

Bazı insanlar kendilerini aşan konularda da “ahkam kesmeye” bayılırlar.

Oysa ki her zaman söylediğim, gibi, herkes bildiği konuda konuşmalı, bildiği işleri yapmalı ve bilmediği konularda susmalıdır.

 Ama çevrenize bir bakın “herkes her şeyi biliyor.”

 Kimsenin ders almaya, nasihat dinlemeye, bilgi dağarcığını arttırmaya, geliştirmeye ihtiyacı yok.

 Yalan yanlış herkes konuşuyor.

Çıkarları için “yalan söyleyenlerin çoğaldığı” günümüzde doğruları konuşanı bulmak takdire şayan bir durum oldu.

 Yalan söylemek, ayıpların en büyüğü, en fenası, insanı üzen, geleceğini, mutluluğunu gölgeleyen, psikolojisini bozan, “bütün kötülüklerin başıdır.”

Hele hele doğruyu eğri gibi göstererek, yalan söylemek gerçekten ahlaksız bir davranıştır.

 Zira ucu mutlak birine uzanır.

 Yalan söylemek, zan altında bırakmak, göz yumulamaz, hoş karşılanamaz.

Şurası da bir gerçektir ki, “yalan söylemeye alışmış insandan doğruları söylemesini bekleyemezsiziniz.”

 Yanlış anlayan insana da doğruları anlatmak onu ikna etmek çok zordur.

Konuşan ne söylerse söylesin, herkes anlamak istediğini anlar. Oysa ki dördüncü Roma imparatoru A. Claudius der ki, “Her doğrunun iki yönü vardır. Birini kabullenmeden önce iki taraftan da bakmış olmak her zaman iyidir.”

 Yalancılar toplumun huzurunu kaçırırlar.

Toplumda güven duygusunun zedelenmesine neden olurlar.

Düşünsenize bir başkası size yalan söylediğinde nasıl sinirlenir kızarsınız ve güveniniz sarsılır.

 Bildiğiniz gibi yalancılar toplum tarafından sevilmezler.

Unutmayın, “yalanla kurulan zamanla yıkılır”.

Doğru, dürüst insanlar toplum içinde kendilerine en çok güvenilen insanlar olduğundan saygı, sevgi ve itibar görürler.

 Doğruluk ve dürüstlük her zaman iyiliği, gerçeği yardımseverliği, sevgi, saygı ve güveni doğurur.

 Oysa ki, “doğruluk yerine yalanı, dürüstlük yerine sahtekarlığı benimseyenler toplum tarafından mutlaka dışlanır.”

 Sürekli yalan söyleyen ve insanları aldatan kişinin toplumda saygın bir yerinin olması düşünülemez.

 Kişiyle arasında güven duygusunu ortadan kaldıran yalan ve hile; aileleri parçalar, arkadaşlık, dostluk ilişkilerini zedeler.

Kendi çıkarları için yalan söyleyen kişiler, karşısındakini aldatsa da içinde gizlediği gerçek sürekli onu rahatsız eder.

 Keşke kimse kimseyi kandırıp aldatmasa, kimse kendi çıkarları doğrultusunda birilerine haksızlık yapmasa, yaşam daha güzel olsa…

Unutulmamalıdır ki, “Dürüst insanın hem beden, hem ruhu rahattır.”

Şöyle bir etrafınızı bir güzel süzün, kimlerin yalan, kimlerin doğru söylediğini etüd edin. 

Özellikle de siyasi arenada.

O zaman ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.

Selametle...

Diğer Makaleler