HELA VE TRAFİK

Ayıptır söylemesi, yerel basında, umumi tuvaletleri dile getiren, sanırım, tek yazarım… Başkaları var mı? Bilmiyorum, varsa özür dilerim… Bunları yazarken hep şu soruyu sorduğumu da hatırlıyorum: “Değerli başkanlarım, başkan olduğunuzdan bu yana kaç kere umumi tuvaletlere gittiniz, hatırlayabiliyor musunuz?”

Zan üzerine hüküm vermek istemem ama hiç gitmediklerinden eminim… Gitselerdi, o pis mekanlarda bizleri işeme gibi bir sürece sokmazlardı… Tabii, başkan ne yapsın, ahalinin bir kısmı “sıçmayı” bilmiyorsa…

Yeni yapılanı taktir etmeme ne mümkün… Ellerine sağlık… Ama aha şuraya yazın, iki ay sonra tanınmaz hale geliyor… Tabii, bunları gibi şehri çok gezen ve “gezdikçe de eve bok getiren” benim gibi birisi söylüyor…

Demem o ki; maalesef necip milletimizin necip evlatları hela kullanmayı bilmiyor… Herhalde başkanlarımız, “şekil A’da gösterdiği gibi oturacaksınız, şekil B’de ki gibi sıçacaksınız, şekil C’de ki gibi taharetleneceksiniz!” diyecekleri de yok ya…

Bakınız, bu fakir, belki de yaşın gereği umumi tuvaletleri çok kullanan birisi… Küçük abdesti  yaptıktan sonra, muslukta elimi yıkamak istemiyorum; musluk başlarının temiz olmadığı gerekçesiyle…

Yok, akan bir musluk varsa şöyle bir elimi yıkarım, musluğu kapatmam, elim daha da kirlenir etkisiyle…  Çekip giderken mutlaka birisi görüyor ve “Ayıya bak ayıya… İşedi, elini yıkamadan gidiyor!” diyordur ama ne yapayım, derse desinler…

***

Temizlik konusunda, hastalık derecesinde bir saplantım yok… Ama tuvalet konusunda çok duyarlıyımdır… Bunda belki de bunda, öğrenciliğimizde, 1960’larda, seyahat ederken yol boyu helaların o inanılmaz derecedeki pis hallerinin rolü var…

***

Temizlik deyince aklıma güzel bir anekdot geldi… Merhum Mehmet Akif, yine merhum Neyzen Tevfik ile çok yakın arkadaşmış… Hatta Neyzen, Akif için, “Molla surat” dediğinde hiç alınmamış…

Bir gün Akif, Neyzen’i evinde ziyaret etmiş… Bir vesile ile muslukta elini yıkamış… Neyzen, müeddep bir biçimde bir havlu uzatmış… Akif, almak istememiş ve gayet nazik bir biçimde; “Hazret, teşekkür ederim, elimin kirlenmesini istemem!” demiş…

***

Biliyorum, yazdıklarımdan rahatsızlık duyuyorlar… İnanın ben de yaza yaza usandım artık… Konu, ulaşım babında hayati bir konu; çoğu kavşakta uyarı, bilgi ve yön levhalarının unutulmuş olması ile ilgili…

Bir belediye bunu nasıl yapar, hele hele bir de iki “ulaşım ödülü” alan… Hiç de zor değil. Allah rızası için soruyorum, bir belediye yetkilisi geçmez mi buralardan… Ya da geçerler de “bakar kör mü” bunlar.

Şimdi belediye yetkilisine bir soru soracağım… Değerli üstadım, ben şehrinizin yabancısıyım, Orduevi’nin biraz berisi ana kavşaktayım. İstikametim SivasMelikgazi Belediyesi’ne ya da Büyükşehir Belediyesi’ne ya da ya da Talas’a ya da ERÜ’ye ya da Sivas’a ya da Malatya’ya ya da Havaalanına nasıl gitmem gerekir? Lütfen tarif eder misiniz.

Mesela Sivas Bulvar’ında geliyorum, Emirgan Parkı’nın da önündeyim, Merkeze ya da Büyükşehre ya da Havalanın ya da Vilayete ya da Adliyeye ya da Erciyes’e, ya da Talas’a ya da Ankara’ya ya da Adana’ya ya da Şehir Hastanesi’ne vs gideceğim hangi güzergahı tavsiye edersiniz? “Yan yola” mı sapayım yoksa doğru mu geçeyim?

Kusura kalmayın. Yıllardır yazarım; “bu kentte, birkaç kez sormadan istediğiniz yere gidemezsiniz, istediğiniz adresi bulamazsınız”, diye… Yok bilgi, yön ve uyarı levhaları var da ben mi göremiyorum, lütfen uyarın… Yok olayı tanımlayamadıysam emre amadeyim, bir alo desinler yeter… Ya da yerinde göstereyim, yetkililere.

***

Mesela, şu öneride bulunduğumu anımsıyorum. Bir ışıklı kavşakta, ışıkları, bilgi, yön ve uyarı levhalarını sağlı sollu, iki metrelik direklere değil de, kavşağın öbür tarafında, iki direk arasına gerilmiş “çelik tele” asın. Bu, kavşaklarda trafiği rahatlattığı gibi, “kalkma gecikmelerini” de en aza indirir.

Sözgelimi, bu durumda en önde duran araçlar, yeşili görüp kalkmaları için en az bir “beş saniye”; bir de sürücünün refleksleri düşükse bu süre daha da gecikiyor. Saniyelerle ölçülen bir sistemde “beş saniye” çok önemli.

Bunun önlemek için de, sağlı-sollu direklerin alt seviyesine de lamba konuyor. Peki, en öndesiniz, sağınızda ya da solunuzda bir havaleli ya da yüksek araç durmuşsa, alçak lambaları da görebilme şansınız kalıyor mu? Bu, iki sıra aracın gecikmesine, kırmızıya yakalanmasına neden oluyor.

Teklifim çok basit; basit bir konstrüksiyon, mesela bir iki kavşakta denenebilir. Yok daha mukavim olsun istenirse, masrafına katlanıp, bir kafes sistem de yapılabilir. Sözgelimi, Hisarcık-MEGA Market kavşağı uygun bir yer…

Bir deneyelim. Ne kaybederiz ki? Sanırım, ülkemizde de ilk olur. Ha. Bu benim icadım falan da değil. ABD’de hep böyle… ABD’ye giden belediye görevlilerinin mutlaka dikkatini çekmiştir.

Diğer Makaleler