İLERİ DEMOKRASİ

AK Parti’nin 18 yıllık dönemini dörde ayırmak mümkün. Çıraklık, kalfalık, ustalık ve “ileri demokrasi” dönemleri.. Çıraklık döneminde “herkes” ile iyi geçindiler…  Zira, “kuruluş” döneminde ihtiyaçları vardı, bunlar. Yeterli kadro ve birikimleri yoktu. Zamanla, haliyle bunlara ihtiyaçları kalmadı…

Kalfalık döneminde bazı paydaşları “ait oldukları” istasyonda bir bir inmeye başladılar ya da indirildiler. Liberaller, solcular, “İkinci Cumhuriyetçiler”, “eski tüfekler”, aleviler… Zira; “yeni inşa” dönemine girmişlerdi, ihtiyaçları yoktu artık. Hatırlarsanız, dönemin AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu böyle demişti… Yıl, 2013 falan olacak…

Derken ustalık dönemine geldiler… Artık, yük olmaya başlayan “cemaat”i indirmek istediler. Öyle ya; “ne istedilerse vermişlerdi!” Ama gözleri doymuyordu…

Bunu farkına varan kırk yıllık “cemaat” önce “17/25 Aralık kumpasını” kurdu. Bu kumpasın ürünü paralar, kasalar, ayakkabı kutuları ortaya saçıldı. Sonra “15 Temmuz’da hain, başarısız, darbe girişiminde” bulundu. Bir buçuk asırdır oluşturmaya çalıştığımız, ağır-aksak giden demokrasimiz, son anda direkten döndü… Az kalsın ABD denetiminde bir despotik devlete geçecektik.

Anlatılan o ki; Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy vd. “kumpaslarının” da baş tertipçisi bunlardı. “15 Temmuz darbesi” başarısız oluca, doğal olarak iktidar, bunların başını ezmeye, köklerini kazımaya başladı. Şu kadar yıl geçti, kazı kazı bitmiyor…

Düşünün kamu bürokrasisinde, ciheti askeriye, ciheti adliye ciheti maarif, ciheti ekonomide vd. inanılmaz derecede kök salmışlar. Tabii, bu süreçte, hiç uyanan olmamış. Aksine “gak dedikçe et, guk dedikçe ekmek” vermiş ricali devlet.

Nereden biliyoruz; nereden bileceğiz, “özel istihbaratımız” olduğundan falan değil. Söylenenlerden, yazılanlardan, çizilenlerden, yargı safahatından, öğreniyoruz bunları…

Tabii, “fetö terör örgütünün” kökünü kazımak kolay olmuyor… Kolay kazınacağına da benzemiyor. “İnlerine girdikçe” yeni bir in çıkıyor karşımıza. Tıpkı; “Matruşka bebeği” gibi… Bu arada, “kuru içinde yaşlar” da yandı… Bilenler, siyaset bilimciler, sosyologlar, hukukçular da bunun “normal” olduğunu söylediler. Öyle ya, önemli olan “beka”.

Binlerce insan, aşından işinden oldu… Bir o kadarı “içeri girdi!” Dedik ya bu işin doğasında vardı… Bazen “kuru içinde yaş” da yanardı…

Tam bu kaotik durumda kimilerine göre “Cumhurbaşkanlığı hükümet”, kimine göre “başkanlık” sistemi MHP’nin desteği ile devreye girdi… Artık, “birey” değil “devlet” ağırlıklı politikalar egemen olmalıydı.  “İleri demokrasi”, “birey mi, devlet mi?” ikileminde artık “devlet” kulvarını tercih etmeye başladı.

AK Parti’nin gerek seçmen ve gerekse parlamentoda ki sayısal gücü bu değişikliğe yetmiyordu… MHP ve onun sayın lideri, “destek” görevi üstlendi. Adına da “Cumhur ittifakı” dendi… Bu destek, “ileri demokrasi” döneminde de var hızıyla devam ediyor…

Denenleri bir hatırlayalım: Başkanlık sistemine geçince “ileri demokrasi” gelecek, ülke şaha kalkacak, ülke uçacak, anarşinin kökü kazınacak; “kuvvetler ayrılığı kamil manada yerleşecek”, parlamento güçlü olacak; işsizlik, enflasyon diye bir şey kalmayacak… Nitekim de öyle oldu…

***

“10 büyük ekonomi”arasına girmemize ve “2023 hedeflerine” ramak kaldı.

***

Tabii, bunlar olurken, “ahaliyi” de kendi haline; basını da ya da genel anlamda medyayı da başı boş bırakmamak; bunlara muhalefeti de eklemek gerekirdi… “Mazaratlık” yapanlara, “münafıklık” yapanlara da hadlerini bildirmek de…

Tabii, “ileri demokrasi” başlangıcında bir şey daha oldu… AK Parti’den az da olsa, “iç ve dış güçlerine” desteği ile kopmalar başladı. Bu kopuşla iki de parti doğdu. Bu doğuş “nur topu” gibi mi yoksa değil mi, yakında göreceğiz…

“İleri demokrasinin”temel vasfı; “Düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür. Büyüklerimiz bizi bizden iyi düşünür!” düsturu olmaya başladı. O nedenle, rahat etmek istiyorsan “üç maymunları” oynayacaksın. “Duyma, görme, karışma!”

 “Tıkır tıkır işleyen bir düzene çomak sokmak neyin nesi?” Hem unutmasın “çomak sokanlar”, hepsi dış ve iç şer kuvvetlerin birer “maşası”.

Dedim ya “medyaya” özellikle televizyonlara haddin bildirmek gerekirdi. Bunun için en iyi araç da RTÜK’tü… İzlenme oranları çok düşükte olsa Halk TV, TELE1,KRT gibilerine hadlerini bildirmek gerekirdi… Bunlara “ceza üstüne ceza” yağıyormuş, artık; “lisanslarını” iptal” noktasına kadar gelinmiş.

“Mış!”diyorum, zira ben “ATV”, “atv”, “ülke tv” izlerim. Bunların ne halde olduklarını bilmiyorum ama üstlerine gidildiğini, “vıyak vıyak!” bağırdıklarından biliyorum…

Şimdi sırada “kamu niteliğindeki” kurum/kuruluşlar var… TBB, TTB, TMMOB gibi… Bir de bunlar hizaya geldi mi, işlem tamam… Öyle ya; bunların “çoklu” hale gelmesi, “ileri demokrasinin” bir gereği.

Unutuyordum; bir de çığırından çıkan “sosyal medya” var. Bunlara da hadlerini bildirmek gerekir… Nitekim; Devlet Bey, bunun ilk açılışını yaptı. Yeni yasal düzenlemeye kadar, kendi sosyal medya hesaplarını kapattı… Çıkan haberlere göre, MHP’liler de buna uymaya başlamış.  Sanırım AK Partililer de bu kervana katılacak.

***

Ha. “casusluk” yapan, “devlet sırlarını” açığa vuran, sözde gazetecilere bir parantez dahi açmak gerekmez…

***

Bakalım; dördüncü aşamada, “ileri demokrasi” daha “ileri aşamalara” ne zaman geçecek; “laik ve demokratik cumhuriyet”, dünyaya örnek olmaya devam edecek…

Diğer Makaleler