İLHAN KESİCİ’Yİ DİNLERKEN…

 PKK, darbe, FETÖ gündemimizin sürekli maddesi haline geldi. Gelmeye de devam ediyor. Haliyle, ekonomi unutuldu gitti…  Ben de buna katkı vermek için bazı ekonomik gerçekleri vermeye devam edeceğim. Öyle ya, diğerleri sürekli, “32 kısmı tekmil birden veriliyor!”

***

 İlhan Kesici, Halk TV’de “Taksim Meydanı” programındaydı (29.05.2020)... “AK Parti döneminde, bugüne kadar, toplam dış borçlar için 173 milyar dolar faiz ödendi”, dedi. Tabii, yine bu dönemde iç borçlar da dahil ödenen toplam faiz yaklaşık 500 milyar dolar oldu. Yine bu dönemde 500 milyar dolar cari ve bir trilyon dolar dış ticaret açığı verildi…

***

Biliyorsunuz, bu dönemde kullanılan toplam kamu kaynağı 2,5 trilyon dolar. Kendilerinden önceki 80 yıllık dönemin 3-3,5 katı… Yine kendilerinden önce, “bir şey yoktu” denilen dönemin özelleştirmesinden yaklaşık 70 milyar dolar; elektrik dağıtım şebekelerinin “kirasından” (EDAŞ) 15 milyar dolara yakın gelir elde edildi… Kendilerinden önce yapılan iki köprü ve otoyol geliri 6 milyar dolar civarında… Böyle bir kaynak hiçbir döneme nasip olmadı.

***

Kesici söyledi: Ödenen 173 milyar dolar faiz ile yaklaşık 40 Atatürk Barajı yapılabilirdi…  İlave etti, bu baraj bugüne kadar 25 milyar dolarlık elektrik üretmiş.

***

Devam etti: AKP döneminde IMF’den kullanılan para, 1961-1998 arasında kullanılan paranın 4 katı. Bu dönemde kullanılan IMF kaynağı 3,7 milyar dolar. Buna, Çiller dönemi vd. dahil. Peki, bu ne anlama geliyor? İsterseniz dönem dönem kullanılan IMF kredilerini bir görelim.

***

1960sonrası 19 kez IMF'nin kapısı çalınmış. En sonu, 2005… Yani, “çalmadık!” diyorlardı ya AK Parti de çalmış kapısını…

***

Bakalım; hangi dönemlerde ne kadar IMF kredisi kullanılmış? 1961 sonrası İsmet Paşa'nın koalisyon dönemlerinde 109, Demirel dönemlerinde 266, Özal dönemlerinde 340, 1999 Gölcük depremi öncesi Ecevit dönemlerinde 453 milyon dolar...

Ondan sonra deprem ve 2001 krizi nedeniyle IMF'den alınan paranın 8,2 milyarı, daha sonra (2005) alınan 10 milyarın, 5,6 milyar yani toplam 13, 8 milyar dolar IMF kaynağı Sayın Erdoğan döneminde kullanılmış. Yine Kaynak Kesici...

***

Geçenlerde, Tayyip Bey döneminin başarı hikayesi ile ilgili rakamlar veren bir dostumuza; "amma da sallamışsınız!" dediğimde, "sallananların" bir de buydu.  Güya IMF'den borç alınmamış, borçlar ödenmiş ve üstelik "kovulmuş!" (Gobels) vari propaganda yöntemleri geçerli olunca, ahalinin de inanması çok normal.

***

Bu vesile ile; isterseniz balık hafızalı topluma, “bizden önce bir şey yoktu!” denilen dönemin, kamu kaynakları ile yapılan,  bazı “baba” yatırımlarını sayalım… Şeker ve Çimento fabrikaları… Limanlar, Petro-Kimya tesisleri (PETKİM), MKE, SEK, ETBK, TMO Siloları, demir çelik tesisleri, bankalar, Sümerbank ve Etibank tesisleri, Seydişehir Alüminyum, rafineriler, doğalgaz iletim hattı, petrol taşıma hattı, limanlar, havaalanları, elektrifikasyon, barajlar, elektrik santraları, sulama tesisleri, GAP projesi...

***

Boğaz köprüleri, otoyollar, telekomünikasyon tesisleri, TV şebekesi, 63 bin km şehirlerarası ve 300 bin km köy yolları, şehir ve köy içme suyu tesisleri; bir köyden farksız, yerleşim yerlerinin imar ve inşası. Kamu üniversiteler, okullar vs. vs. Say sayabildiğin kadar… Kamu destekli OSB’leri, Serbest Bölgeleri saymıyorum…

***

“Bizden önce bir şey yoktu!”, diyenlere merhum Demirel; “Ya öyle mi? Benim diktirdiğim elektrik direklerini söksünler bakalım, ülke ne hale geliyor!”

 

***

Buradan bir teklifim olacak: kendilerinden önceki seksen yıl “kamu kaynağı” ile yani 2,5 trilyon doların üçte biri ile yapılan, “baba kamu yatırımlarının” 100 tanesini bir çırpıda sayabilirim. Amma bana 2,5 trilyon dolar kaynakla yapılan “10 baba kamu tesisinin” adını sayın, özür dileyerek, alkışlayacağım?

***

Ha. Bir de, Cumhuriyet kazanımlarına acımasızca saldıran vicdansızlar, Anadolu’ya, Osmanlı’dan devralınan ekonomik, fiziki ve beşeri mirası da bir saysınlar bakalım…

***

İşin acı yanı şu: Yarım asırlık mühendisim. Dönemim de ve öncesi yapılanlar inkar edilince çok zoruma gidiyor. Sanırım dostumuz Kesici’nin de… Yoksa, idarede sürekliliği bilir; umuru devlet görmüş adamdır, Kesici, geleceğe bakar, geçmişe takılıp kalmaz… Ama durmuyorlar, tabiri caiz ise “kaşınıyorlar!” Öyle ya,  konu rettçilik olunca, iş değişiyor… Retçilik olur da bu kadarı da olmaz!..

***

Bana, dönemini hatta kendini, reddet diyorlar. O dönemlere kanat geren, o dönemleri bilenlerin bir kısmı “korkudan”, çıkar endişesinden ağızlarını açamayabilir ama az da olsak, benim gibilerin hafızaları tazeleme gibi bir misyonu var…

Bu amaçla bu köşede yazıyorum; bu amaçla yayınladım “Kayseri’de Ticaret ve Sanayi”, “Yaşadığım Kayseri” ve “Kuruluşundan Günümüze Kayseri Belediye Başkanları” kitabını… “Korona” yasağı süresince, otuz yıla yaklaşan köşe yazarlığında, yazdıklarımı, konularına göre tasnif ettim. Allah nasip ederse, bunları da yayınlamayı düşünüyorum. Öyle ya, hiçbir şey “gizli” kalmasın.

Diğer Makaleler