İyi Partili Sebati Ataman: Bizi yönetenler vicdanen rahatsızlık duyuyor musunuz?

İyi Parti Kayseri İl Teşkilat Başkanı M. Sebati Ataman yaptığı yazılı açıklamada gündemdeki olayları değerlendirdi. "Bizi yönetenler vicdanen rahatsızlık duyuyor musunuz?" diye sorduğu açıklamasında şu ifadeleri kullandı: "Siz; Sorumluluk Sahibi Sorumsuzlar…

Bugün, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler günü,  bizim çiftcimiz üretemez , borçlarını ödeyemez, tarlalarını süremez, ekemez, gübre atamaz olsa da günleri kutlu olsun…

 SOMA faciasında hayatını kaybeden 301 maden işçimizi kaybedeli tam 5 yıl oldu. Sorumluları, daha  doğrusu bu cinayetin failleri ellerini, kollarını sallayarak aramızda dolaşmaya devam ediyor…

 Gün geçmiyor ki acılarımıza yeni acılar eklenmesin, maalesef son günlerde  bir ocağa, bir  ana yüreğine ateş düşüren şehit haberleri arkası arkasına gelmeye başladı.

Ana  muhalefet lideri sayın Kemal KILIÇDAROĞLU’na  yapılan saldırı ve linç girişimi, gazeteci, yazar Yavuz Selim DEMİRAĞ’a  yapılan beyzbol sopalı saldırı ve her iki saldırıyı yapan  saldırganların serbest bırakılması…

Bunları yapanlar kimlerden cesaret olıyor, yapanın yanına neden kar kalıyor?

Nedeni acaba bizi yönetenlerin sorumsuz açıklamaları ve eylemleri mi?

Bir çırpıda aklıma gelenler, acaba  bu yaşadıklarımızın nedeni olabilir mi?

Mersin’de “ bizim anamız ağlıyor, çiftçinin hali ne olacak?” diye soran çiftçiye ,devrin başbakanının “Artistlik yapma lan, ananı da al git” söylemi, oysa Ulu Önder ATATÜRK’ün “köylü milletin efendisidir” söylemi yanı başımızda dururken…

Soma’da 301 madencinin ölümü ile sonuçlanan ve yetkililerin ihmalleri ve denetim eksikliği ortada iken, yine devrin başbakanının “bu işin fıtratında var” diyerek insan hayatının ucuzluğunu yüzümüze tokat gibi vurduğunda , yine Soma’da madenci Erdal KOCABIYIK’ın devrin başbakanının müşsaviri Yusuf YERKEL tarafından tekmelenmesi yüreğimizi sızlatan bir anı olarak  hafızalarımıza kazınırken , aynı faciada yaralı kurtulan, ölümle burun buruna gelen, arkadaşlarını kaybeden bir işçinin, ambulansa bindirilirken hemşireye “çizmelerimi çıkarayım mı, sedye kirlenmesin” diyen çizmeleri kapkara ama yüreği bembeyaz kardeşimiz…

 “ Abi! Mahmut çıkmadı, beni bırakın , bekarım , onu alım abi, onun karısı hamile” diyen ve ekranlarda bizleri gözyaşlarına boğan madenci kardeşlerimizi izlerken,  Orhan VELİ’nin “yüz karası değil, kömür karası; böyle kazanılır ekmek parası” dizeleri aklıma geliyor…

Osmaniye’de ocaklarına ateş düşmüş şehit ailesinin haykırışlarına ve isyanlarına “ oda bu mesleği seçmeseydi” , Şehit cenazesi görmek istemiyoruz artık diyen vatandaşa, “canım kardeşim, bakınız askerlik yan gelip yatma yeri değil” diyen devrin başbakanı…

“askerlerin görevi hayatını vermek, bunun için maaş alıyorlar, bana ekstra bir iyilik yapmıyorlar” diyen eski AKP milletvekiil ve gazeteci(!) Muhsin KIZILKAYA…

Türk milletinin asil evlatlarına ve bu vatanın bir çakıltaşı için gözünü kırpmadan canını veren şehitlere ve onların emanetlerine yapılan bu yaklaşımı kabul etmek mümkün mü?...

Örnekleri maalesef çoğaltmak mümkün…

Ve soruyorum,  siz bizi yöneten sorumlular(!),  bu yaşananlardan hiç kendinize pay çıkarıyor musunuz ve vicdanen rahatsızlık duyuyor musunuz?"

Diğer Haberler