Oktay ENSARİ

KAYSERİ NEREYE GİDİYOR?

Gecikmiş bir yazı olduğunu doğrusu söylemeliyim. Ancak Kayseri genelinde , "Birlikte rahmet, ayrılıkta azap var" sözünün pabucunu dama atacak kadar ayyuka çıkmış dedikodular, ithamlar, iddialar doldu da Kayseri dışına taşar hale geldi…

Kayseri dışındaki hemşehrilerimiz bu gelişmelerden oldukça kaygılı… Onlar da bize sitem ediyor, niye yazmıyor, çizmiyor, söylemiyorsunuz , "Üzerinize ölü toprağı mı serildi?" diye…

Devlet yatırımlarının belirleyici olduğu, ulaşımda YHT ve otoyolun öne çıktığı bir dönemde, "Adı başına bela" olan, yıllardır sağlık, eğitim gibi alanlarda hayırseverlerin ve belediyelerin yatırımları ile yol alıp, "Kayseri nasıl olsa yapar" anlayışının  replik haline geldiği, Kayserili üst düzey bürokratların bir elin parmakları kadar az sayıda olduğu, kabine üzerinde etkimizin bulunmadığı, Karadeniz lobisine gıptayla baktığımız, lobicilikte nal topladığımız, bakanların hafta sonu gelip sucuğumuzun, pastırmamızın tadına bakıp, ağzımıza bir parmak bal çalıp gittiği, kardeşin kardeşle ortaklık yapmadığı, birbirimizi yediğimiz, istişareyi rafa kaldırıp, medya ve sosyal medya üzerinden hesaplaştığımız bir garip dönem yaşıyoruz desek yeridir. Sahi ne oldu Kayseri’ye?

Fitne fücür, "Ne kadar itsin, o kadar iyisin" sözünün gerçeğe dönüştüğü, neme lazımcılığın kol gezdiği, aklın, zekânın, hayırseverleriliğin, dayanışmanın rafa kalktığı bir Kayseri'de mi yaşıyoruz?

Adamın birinin öküzü yokmuş, tarlayı sürmek için sabanın boyunduruğuna bir gün kendi, bir gün karısı girermiş. Komşusu da öküzüyle tarlasını sürerken ona bakıp "Allah'ım, bana öküz verme, komşuma ise, ikinci öküzü verme" diye dua edermiş. Bizim ki o hesap. İstemezükçü bir  anlayış, çekememezlik dolu bir bakış açısı, küçük olsun, benim olsun  anlayışı maalesef iç karartır hale geldi. Bu şaşı bakış, bu uzlaşısızlık ne yazık ki bu şehrin dinamiklerine, ilerlemesine, birliğine bütünlüğüne takoz koyuyor haberiniz olsun. Kimse, kimsenin bir adım ileriye gitmesini, güzel işler yapmasını istemez hale gelmiş, yazık…

Giderek artan,giderek Covid 19 gibi hızla yayılan bu  hastalıklı anlayış Kayseri’ye makas değişikliği yaptırıp, geriletiyor. Güç kaybettiriyor, lafımız dinlenmez hale getiriyor.

Siyasetçileriyle, bürokratlarıyla, STK’larıyla, tüm kesimleriyle medyasıyla Kayseri’nin bir an derlenip toparlanmaya, bütünleşmeye ihtiyacı var. Birilerinin bu sorumluluğu alıp, baş tutup, evi toparlamaya, Kayseri deyimiyle dinleştirmeye soyunması gerek. Yoksa, hızlı tren, havalimanı, otoyol,  yıllardır bir türlü bitmeyen  bölünmüş yol,teknolojinin inşaat sektöründe çağ atladığımız dönemde bir yıl süren , her yıl fasılarla onarıma alınan meşhuur Boğazköprümüz, kalkınmada öncelikli ilçeler, devlet yatırımları diye daha çok konuşur, yazar çizer, havanda su döğeriz.

Haa şimdi bu yazıdaki eleştirileri, başka anlayıp, abarttığımızı, haksızlık yaptığımızı ileri sürüp, konuyu savuşturmaya, savunmaya gireceklere tek sözüm var. Güzel şeyler olmuyor mu, oluyor. Kayseri yerinde mi sayıyor, saymıyor. Ama, beklentilerde o denli artıyor. Hele hele çevre illere gelen, bizi teğet geçen ve kıskandıran hizmetleri görünce…

Çevremizdeki iller, bizim kadar devlete vergi verip, istihdam yaratıp, ekonomiye katkıda bulunup, hayırseverlikte yarışıp, okul, hastane, sağlık ocağı, üniversite binaları yaptırıyorlar mı? Şövenist ve bölgeci bir anlayışla, çevremizdeki illere yatırım yapılmasın, gelmesin derdinde değiliz, bakın yanlış anlaşılmasın.  Demek istediğimiz, söyleyeceklerimizi özetleyip, tercüman olan "Ellere var da bize yok mu" şarkı sözleridir.

Kıssadan hisse; bir çevre illere bakın ve onlara gelen devlet hizmetleriyle son dönemin Kayseri’sini kıyaslayın. Onlar nereye, biz nereye koşuyoruz? Ne dediğimizi  o zaman anlarsınız!

Diğer Makaleler