Metin KÖSEDAĞ

KAYSERİSPOR DEBELENİYOR

KAYSERİSPOR, kimi için “vazgeçilmez” kimi için “hayat kaynağı” kimi için de “basamak” oldu yıllardır.

Öyle ya, herkes öyle ya da böyle, bir şekilde Kayserispor’un çarkından geçti, çok sayıda maçın, tribün hikayesini tanığı oldu; kimi taraftar olarak, kimi görevli olarak, kimi de yönetici olarak…

Her gelen, gideni arattı, sonuç olarak Kayserispor debelendiği ama çıkamadığı bir “bataklığa” saplandı. Bundan sonra da debelenmek kaderi oldu.
90’lı yıllardan günümüze kadarki sürece baktığımızda gördüğümüz de, işte bu debelenme hikayesi…

Geriye gitmişken; hafızalarımızı biraz zorlayalım isterseniz.
Kayserispor’da görev yapan yöneticisinden tutun da taraftar grubu adı altındaki oluşumların içinde yer alanların geldiği durum pek de takımın durumu ile orantılı görünmüyor.
90 yılları geçtim daha 5-10 yıl öncesine kadar bu takım için “canını vermek için sıraya girenlerin (!)” bugünkü bulunduğu nokta aslında işin boyutunu apaçık gözler önüne seriyor.
Yöneticisinden tutun taraftar grubu liderine kadar herkes Kayserispor’un üzerinden “zengin” oldu.
Heybesini doldurup gitti.
Hiç kimse gerçek manada hesap vermeden sağ-salim (!) köşesine çekildi.

 

Ve geldiğimiz durumda; 2019-2020 sezonunda da durum pek farklı değil.Sezon başından günümüze Kayserispor her türlü olumsuzluğa ev sahipliği etti.

Herkes birbirini suçladı ama “cenazeyi kaldıracak bir kişi bulunamadı.”
Kim Kayserispor’a beş kuruş para verdiyse fazlasıyla geri aldı.
Kayserispor ismini kullanarak bağladıkları işlerin de haddi hesabı yok.
Bugün sadece bir iki kişiyi suçlamak yerine “topyekûn birilerinin hesap vermesi” gerekiyor.
Aslında hesap verecekler belli ama hesabı alacak öyle bir babayiğit de yok ortada.
Mahalle ağzı suçlamalardan öteye gitmeyen durum ne yazık ki Kayserispor’u bitirme noktasına getirdi.
Elbette şu anda görev başında bulunanlara haksızlık etmek istemem.
Göreve geldikleri günden bu yana iyi niyetli bir çalışma; birilerinin enkazını temizleme çabası içindeler.
Başarılı olurlar mı, onu da zaman gösterecek…
Ez cümle; Kayserispor yine debeleniyor ve yine geçmişten bugüne takımın sırtından zengin olanların hiç mi hiç umurunda değil.
Daha acısı, ülkemizde artık hiç kimse “renklerin çıkarı değil, futbolun kuralları” eyyamını yemiyor.

 

Başka yerde durum çok mu farklı, tabi ki hayır.
Kayseri’de durum neyse, Malatya’da, Bursa’da, Ankara’da, Antalya’da, velhasıl her yerde aynı.
Öte yandan, bu takımların milliliği ve yerliliği de sorgulanır duruma geldi. Bir takım düşünün, yüzde 90’ı yabancı siz de bu takımın Türk futbol takımı olduğunu iddia ediyorsunuz.
Futbolun büyük bir endüstri olduğunu cümle alem biliyor. Bu bir endüstri ise yerli araba, yerli traktör konuştuğumuz bu günlerde futbolun millîleştirilmesi de gündeme gelmeli.
Sorunlar yaz, yaz bitmiyor. 90’lardan başlayan kısmı benim bildiğim kadarı. Daha öncesine aklım yetmiyor. Otuz yılda bir şey değişmiyorsa artık o yara kangrenleşmiştir, kesip atacak kadar köklü çözümler gerektirmektedir. Ancak memleketteki tüm takımlar için aynı sorunu konuşur duruma geldi isek, artık bu durum, daha başka türlü çözüm aranması, çatı kuruluşların bir zahmet elini taşın altına koyması gereken noktaya gelmiş demektir.
Ancak gelinen noktada görünen o ki, cenaze ortada kalmıştır.

GÜNÜN SÖZÜ

”Aslında her şeyden biraz var Türk futbolunda. Ama hiçbir şeyden tam yok” (Frank Rijkaard)

Diğer Makaleler