Metin KÖSEDAĞ

KORONA HAYATLAR!

EYLÜL’ün başıydı.

Sivas’ta çok sevdiğim bir arkadaşımın sosyal paylaşım hesabından bir “vedasını” gördüm.

Hemen telefona sarıldım.

“... Hayırdır”

“- Durum şu şu. Hastanedeyim.

Biliyorsun kalp hastasıyım.

Günlerdir gidip geliyoruz, test yaptırıyoruz. Ama sonuçlarımız hep negatif diye geri geliyoruz. Ama kendimi bildiğim için, hiç de negatife benzemiyordum.

Böyle çok gidip geldim. 4 defa test yaptırdım. Değişen bir şey yoktu.

Özel hastanede, devlette her yerde test yaptırdım. Beşincisinde pozitif olduğum ortaya çıktı. Yani durumumuz ancak 10 günde durum tespit edilebildi.

O zamana kadar ailemin tamamına korona bulaştırmışım.

Hanım olmuş, çocuklar olmuş. Kırılıyoruz adeta.

Ne yapacağımızı şaşırdık..

112’yi aradık bizi ambulansla hastaneye götürdüler. Yatırdılar yoğun bakıma. Beklemeye başladım ama yerimde duramıyorum. Kendi hayatımı geçtim, aklım evdeki çocularda. Ne yaptılar, ne oldu, hiç bir şey bilmiyorum. Ara sıra rica mimnet arıyoruz. Ama durum bildiğimden de kötümüş, sonradan öğreniyorum.

Hanım evde kıvranıyor hastalıktan. 10 yaşındaki çocuk şimdiden hayatın zorlukları ile tek başına savaşmaya başlamış. Konukomşu yanımızda, ama nereye kadar...

Sonuçta bulaşıcı bir illet var, kimse kimseye yanınıza yaklaşamıyor. Uzaktan hal hatır soran çekip gidiyor. Ve siz tek başınıza bir odada hapis hayatı yaşıyorsunuz. O kadar hastalık çektim, hiç bu kadar aciz duruma düşmemiştim.

Allah bu illeti düşmanımın başına vermesin.

Şimdi iyiyim Allah’a şükürler olsun. İlk dönemlerdeki gibi değil enazından....”

Koronvirüsün neden olduğu hastalığı en ağır şekilde atlatan bir hastanın düşünceleri bunlar; yaşanmış bir korona hayatı..

Nice hayatlar var böyle...

Ama hala davulun sesi uzaktan hoş geliyor hepimize.

Bunları bilmek için ille de yaşamaya gerek yok.

O nedenle lütfen dikkatli olalım.

Davulun sesi şah damarımıza kadar yaklaşmaya gerek kalmadan maske, mesafe ve temizlik ilkesinden ödün vermeyelim...

Diğer Makaleler