NEYZEN TEVFİK…

Yazmakta zorlanıyorum… Adeta kolum, kanadım kalkmıyor!.. “3Y”yi yani “Yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasakları” kaldıracağız diye gelmişlerdi, iktidara. Gelinen noktada  nerede karar kılar? Bilemem…

 

Geçmişte “Kutsal Devletten!” şikayet edenler, bugün, “ben devletim, yaparım!” diyebiliyor… Kim mi? Ulaştırma Bakanı. Sayın Bakan bu sözleri sarf ederken gözümün önünden; “Devlet benim!” diyen Fransa Kralı 14. Louis geçti. “Bireyi, kutsal devletin sultasından kurtaracağız; birey öncelikli bir yapılanmaya gideceğiz!” diyenlerin bu hali çok düşündürücü.

***

 İzninizle bir berceste vereceğim, Arif Nihat Asya merhumdan... Hocamızın ruhu şâd olsun... Dünümüze, bugünümüze, muhtemelen yarınımıza çok uygun, dizeler düşmüş… Ne zaman düşmüş? Bilemem…

 

Sessizce düşünsek duyacaklar bir gün,

Olmazları olmuş sayacaklar bir gün.

Onlar bu gidişle ellerinden gelse,

Rûyalara sansür koyacaklar bir gün.

***

Dedim yazmakta zorlanıyorum; kolum kanadım kalkmıyor artık… En iyisi mi, biraz “inşirah” bulabilmek için, eskilerden “Neyzen Tevfik” başlıklı yazımı vermek istedim. Öyle ya, vereyim de biraz gözüm gönlüm açılsın, dedim…

***

Bu vesile ile yakında Hakka yürüyen Hamdi Efendi, Fethi Abi ve Ahmet Tahir Efendi’ye rahmet diliyorum…

***

Bir harâbat adamı, bir harabâti merhum ve aziz Neyzen Tevfik ile ilgili çok yazdım... Bir “Kurban Bayramı” arifesinde yine gönlüme geldi... Hemen belirteyim; şu günlerde, dostumuz Mustafa Özdamar’ın “Bir Harâbât Adamı Neyzen Tevfik” isimli eserini, bir kez daha okuyorum...

 

Hazret ile ilgili yorum yapmak bana düşmez... Haddime de değil... Zira; “hâl ehli” değilim ayrıca; “naz ve niyaz” ile ilgili bilgi fakiriyim, ilmim yetmez... Bu nedenle, anılan kitaptan alıntılar yapmak istiyorum, umarım anlam bütünlüğünü bozmam...

 

Aziz abim, merhum Fethi Gemuhluoğlu, otuz beş yıl kadar önce, “Dostluk Üzerine” yaptığı bir sohbette, Neyzen Tevfik merhum ile ilgili şu çarpıcı sözleri söylemiş:

 

“Ben parayı sol elleri ile tutanların destanımsı, mucizemsi hikayeleri ile büyümüş bir arkadaşınızım.

 

Feleğin kahpe başında paralansın parası,

Ben güzel sevmeye geldim, değil ekmek yemeye.*

 

Diyor büyük Hazreti Neyzen. Kaddesallahu sırrâhul aziz diyorum. Belki şaşıracaksınız, bir şâribü’l leyli ve’n nehâr, bedmest bir zât-ı âlîye öyle diyorum... Öyle demenin, bu şekilde kendisini tekrîm etmenin, daha gerçekte tekrîm mânâsının kaldığına kailim! Yetmiyor, bu tekrim ve bu takdîs dahi yetmiyor!”

 

Ve bir başka sohbetinde de şu cümleyi sarf ediyor Neyzen için, merhum Gemuhluoğlu; “Ben hayatımda görüp gözlediğim, gözyaşları ile boy abdesti alan bir kaç kişiden biridir, Neyzen”

 

Şimdi de Mustafa Özdamar’a kulak verelim:

 

Neyzen Tevfik’in devam ettiği ilim irfan meclislerinin en kayda değeri, Ahmed Tâhir Marâşî Hazretlerinin sohbetleriydi. Ahmed Tâhir Marâşi Hazretlerinden feyz alan emekli tabip albay Hamdi Hızalan’a, Üsküdar’dakiBalaban sohbetlerinde:

- Hamdi Baba, Ahmed Tâhir Marâşî Hazretlerinin sohbetlerinde Neyzen Tevfik’e rastladınız mı hiç?

Diye sorduğum zaman:

 

-Evet, bir kaç defa rastladım. Hoca Efendimiz Hazretlerinin huzuruna geldiği zaman hep derli toplu ve temizdi. Hiç dağınık görmedim...  Neyzen Tevfik bey, Râsulullah neş’esinde bir insandı... Hep Râsulululah  neş’esindeydi... “

 

Ehli tarafından söylenen sözlere, yapılan tespitlere en azından benim söyleyebileceğim bir şeyler olamaz diye düşünüyorum...

 

Meraklısı için not:

 

Şârib-ül leyli ven nehâr: Gece-gündüz sarhoş

Bedmest: Sarhoş, kendinden geçmiş

 

*) Önceki mısra şöyle:

 

Düşeli derd-i firâkınla sevdâya meye,

Müptelâyım, deliyim, sinmişim esrar-ı neye!

Diğer Makaleler