ŞEHİR İÇİNDE Kİ TRAFİK KAZALARI

Hiç de yadırgamıyorum. Zira, bu kumaştan ancak bu elbise çıkar misali bundan farklı sonuç çıkmaz. Bir kural var; “Bir şey öyle olacak olduğu için öyle olur!” Yanlış kurulan denklemden doğru sonuç çıkmaz.

Merak ediyorum: Şehir içindeki trafik kazalarının yeri, nedeni ve sonuçları hiç araştırıldı mı? Hiç sanmıyorum… Girmeyenler var mı bilmiyorum ama “emniyet bülteninde” sadece haber veriliyor, o kadar… Oysa, bu istatistik verilere çok ihtiyaç var. Bu sayede “kör noktalar” ya da “soruna kaynaklık” yapan yerler belirlenir.

Özellikle belediyelerin bunları analiz etmesi, değerlendirmesi gerekir. Ne kadarı kendilerinden, ne kadarı yolların fiziki yapısından, ne kadarı sürücülerden, ne kadarı araçlardan ve nihayet ne kadarı yaya davranışlarından kaynaklanıyor, bilinmesi şart. Öyle ya, bilinsin ki ona göre önlem alınsın, planlamalar ona göre yapılsın…

Bakınız, eğri oturup doğru konuşalım. Sürekli yazarım, kent içinde “hız yolları” oluştu. Birbirine geçişler zorlaşan “imar adacıkları” da… Oluştu oluşmasına ama “yol geometrileri” buna uygun değil.

Neyi mi kastediyorum. Mesela, Kartal kavşağı ile Fuar Kavşağı arasında yol, neredeyse kesintisiz bir hal aldı. Sürücüler de, “Allah ne verdiyse” basıyor gaza… Amma lakin, bu güzergahta bulunan tüm cadde ve sokakların bağlantısı bu yolla doğrudan… Yani, doğrudan girliyor ana yola. Oysa, solunu kontrol ederek girilmesi gerekmez mi? Ama bu imkan yok… Ayrıca; imar da buna izin vermez…

O nedenle, kent içinde en iyi trafik düzenleyici, ışıklar… Ne var yani, bir yerden bir yere sözgelimi on dakika gecikerek gitseniz? Tabii, araç trafiğinin zaman tasarrufu düşünülüyor ama yayalar ve “yol geometrileri” bu hıza uygun mu hiç düşünülmüyor. Hal böyle olunca da yaya alt ve üst geçitleri gibi pahalı yatırımlar devreye giriyor.

Yine mesela, kent içinde oluşan “hız yollarının” üzerinde park alanları var. Park eden araçlar doğrudan çıkıyor ana yola. Bir de sağında biraz yüksek bir araç park yapmışsa, geri geri çıkmak mesele. Bir de bakmışsınız, aracınızın “sağ kıçına” bindirmişler.

Tabii, biz bu konuyu yıllardır yazıyoruz. Az çok mühendislik bulaştığı için ama Kayseri’nin muhterem ahalisi yaşayarak, “başına iş gelince!” görmeye başladı… Oysa, tepkiler başında olsa daha farklı sonuçlar çıkar.

Haber şu: “…Osman Kavuncu Mahallesi sakinleri, Osman Kavuncu Bulvarı üzerinde meydana gelen kazalardan dolayı dertli. Son bir ay içerisinde, bulvar üzerinde meydana gelen farklı 6 trafik kazasının ardından yetkililerden yardım isteyen mahalle sakinleri, yol üzerinde önlem istedi.

Mahalle sakini M.K, yolda sürekli kaza olduğunu ve en son yakın zamanda meydana gelen kazada 3 kişinin hayatını kaybettiğini söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti:

‘Bu yolda sürekli kazalar oluyor biz bu kazaların engellenmesini istiyoruz. Hız kesici bir şeyler mi koymaları lazım yoksa trafik ışığı mı koymaları lazım ne gerekiyorsa yapılmasını istiyoruz. Baktığınız zaman yolun sorununu gözle görülür şekilde görebilirsiniz zaten.

…Burada yakın zamanda bir kaza oldu ve 3 kişi hayatını kaybetti. Ölümlü kazalarda oldukça fazla oluyor burada. İleride ki köprüden bu tarafa doğru yapılması lazım köprüde de sorun var. Köprünün sırtı çok yüksek olduğu zaman gelirken hızlarını kesemiyorlar.’"(Basından)

Yine mesela bu hız yolu için birkaç kez uyarmış, birinde de, Çıraklık Okulu önünden, karşıda bulunan banka şubesine geçebilmek için, anamdan emdiğim sütün burnumdan geldiğini yazmıştım.

İsterseniz bir örnek daha vereyim. Kocasinan Bulvarı’nda, Ticaret Odası tarafına geçmek fermana mahsus. Ya da buradan karşıya. Hal böyle olunca, ahali de kolayını bulmuş. Orta refüjde bulunan bariyerlerin iki tarafına yüksek taş koymuş, bunu basamak olarak kullanıyor ve yolun diğer yanına geçiyor.

Yüksek atlama yapanlar da yok değil. Geliyor, elini koyuyor manianın üstüne hop diye atlıyor. Tabii, bununla kalsalar iyi. Bu sefer de trafiğin azalmasını da bekliyorlar.

Peki, gençler bunu yapıyorlar da “hacıaneler, hacıbabalar” ne yapsın? Bakınız, latife falan yapmıyorum. Fuar kavşağında karşıdan karşıya geçemeyenler bisikletliler, bisikletlerini, demirlere zincirle bağlayıp. Merdivenlerden/asansörden çıkarak karşıya geçiyorlar.

Asansöre binmek hele bayansanız, hele hele akşamın bir geç saati ise, çok sıkıntılı… Ne yaya düşünülmüş ve ne de bisikletli… Memduh Başkandan bir rica etsek de bu Cumayı Zümrüt Camii’nde eda etse, buraya belediyeden yürüyerek gitse, bir görse durumu. Eğer, asansöre binmekten çekinmezse, bir şey bilmiyorum. Bir de o esnada asansör bekleyen bir bayan varsa, bakalım binecek mi Başkan ile asansöre…

Çözüm, bilinen ve çok basit önlemler. Asla yaya alt-üst geçidi yapılmasın. Uygun yerlere ışıklar konsun, yaya geçişleri yapılsın… Hem ucuz ve hem de doğru olan bu. Aynı zamanda, bunların sayesinde trafiğin hızı düşer. Çıraklık Okulu, Çevre İl Müdürlüğü, Ticaret Odası önüne vs. konabilir.

Öyle duyduklarımı, tahminlerimi yazmıyorum… Bunları hep bilerek, hep görerek; bu kentin merkezini hem gezerek ve hem de görerek yazıyorum. İnsan odaklı olmayan bu projelerde inanılmaz hatalar var.

Diğer Makaleler