TURİZM

 

“Bacasız fabrika!”da denilen turizm bazı şeyleri kabullenebilme, bazı şeyleri hazmedebilme işidir. “Kendinden olmayanları”, “ötekileri” kabul edemezseniz, onlara bir başka “nazar” ile bakarsanız, orada turizm falan olmaz… Olmayınca da, onlarca milyon avro harcayarak turizm tesisleri kurmanın bir anlamı yok…

***

Turizm, aynı zamanda bir “lobi” işidir…

Turizm aynı zamanda bir “tanıtma” işidir…

“Lobiyi”“ötekiler” oluşturur; ” tanıtımı” da “başkaları” yapar genellikle.

***

Bir turist ülkenizde, şehrinizde, “anasının evindeymiş” gibi rahat edemiyorsa, ayağını bastığı andan itibaren tedirginlik çekiyorsa, işte tam da sorun burada başlar…

***

Dedik ki, turizm aynı zamanda bir “tanıtma” işidir. Eskiden bakanlığın adında “Tanıtma” sözcüğünün olması da tesadüf değildi… Biliyorsunuz bakanlığın eski adı; “Turizm ve Tanıtma Bakanlığı” idi… Ne hikmetse, bunu kaldırdık…

***

Tanıtım işinde de “lobiler” ön plana çıkar… O nedenle, bir ülkenin, bir kentin, lobileri olması gerekir… Övecek ki, tanıtacak ki, elin turisti de ülkenize, şehrinize gelsin… Mesela; Talas Amerikan Koleji mezunları, bir “Kayseri lobisi” idi. Ama gelin görün ki, iz bırakmadık Kolej’den. Hal böyle olunca, onları da “küstürdük!”

***

Sen, uluslararası toplantılara, tanıtım filmlerin çekilmesine izin vermezsen, “yabancı okullara” farklı bir nazarla bakarsan hasılı kelam bir ülkeyi, bir kenti içine kapatırsan, turist ne diye gelsin ki, yabancılar ne diye mülk alsın ki?

***
Hep söyledim, bir kez daha söylüyorum: Mesela, Kayseri Fen Lisesi’nde okuyan başka illerden gelen öğrencilere bir sorun bakalım, üniversite mezuniyeti sonunda kaç Kayseri’ye, kaçı yerleşmek istiyor? Benzeri bir soruyu üç devlet, bir vakıf üniversitesi öğrencilerine de sorun, bakalım ne diyecekler?

***

Bu araştırmayı, evvelemirde,  Erciyes Turizm Projesi için onlarca milyon avro harcayan Büyükşehrin yapması gerekir.

***

Mesela şu haberin çıkması bile çok kötü: Kayseri Osman Ulubaş Fen Lisesi’nde “Ezilen Veliler” imzalı ortak metin hazırlandı. Metinde, okul yönetimi tarafından öğrencilere yapılan baskıların dayanılmaz noktaya geldiği iddia edildi. Okul müdürü iddiaları yalanladı.

***

Müdür yalanlayabilir, çok doğal. Peki, bu iddia doğru mu? Şayet doğruysa bu baskılar neyin nesi? Yoksa, “dindar nesil” yetiştirme amacına mı yönelik? Diyeceksiniz ki; “Neden dindarlık aklına geliyor?” Haklısınız ama bu ortamda, kusura kalmasınlar, akla başka bir şey gelmiyor!..

***

Bakınız; legal toplantıları, izinli çekimleri, birileri engelliyorsa; “beş yıldızlı” bir otel, “içki servisi yapmamakla” övünüyorsa; Ramazan’da, ekmek arası, dürüm yapanlardan başka açık lokanta bulamıyorsanız, Cuma vaktinde; “Temizlik ve eğitim nedeniyle saat 1,5’e kadar kapalıyız!” diyorsanız, insanlar ne diye gelsin ki, Kayseri’ye…

***

Eğri oturup doğru konuşalım… Bir kentte, bir belde de “içkili” lokanta, “meyhane” yoksa, orada turizm açısından bir sorun vardır. Unutmayın; eğlencesiz turizm olmaz.

***

Ha. Bunların olmaması, hayatın, bir kentin, bir ülkenin sonu mu? Elbette değil ama bu kadar masraf yaparak “turizm” yatırımlarına gerek yok… Mangal yakacak, piknik alanları oluşturursun, olur biter…

***

Çok merak ediyorum: Bizim dışımızda “Kayseri imajı” nedir? İçine kapanan, giderek dindarlaşan yoksa dışa açılma, kendisini evrensel boyutlara taşıma cehdinde olan bir kent mi?

***

Şayet, nedeni ne olursa olsun, “Legal” ya da “yasal” bir vakfın, uluslararası bir toplantısına “izin” verilmiyorsa; bir yazar “Kitap Fuarı”na sokulmuyorsa  orada bazı sorunlar var, demektir.

 

Özellikle, Memduh Büyükkılıç ve ekibi, “turizm”e bu açıdan yaklaşmaz ise, boşuna para harcamasınlar, turizm için.

***

Evet… Eğri oturup doğru konuşacağız. Klasikleşmiş, göstermelik, “ilgili birimlerin” yalan-yanlış bilgiler verdiği, yılda bir yapılan toplantılarla, Kayseri turizmini geliştiremezsiniz.

***

Bakınız, yılda birkaç kez uçakla İstanbul’a giden birisiyim. Uçağımızın neredeyse üçte biri turistle dolar ama hiç biri, Kayseri’ye, bir gece de olsa uğramaz. Tur aracına biner Kapadokya’ya gider, aynı şekilde tekrar döner. Neden?

***

Mesela, yabancılar  Ürgüp, Avanos’tan mülk alır ama Kayseri’den almaz. Neden?

***

1950’lerde, Ora Okul’da, “pat çat” İngilizce öğrendiğimiz sıralarda, turistlerle İngilizce konuşabilme gayreti içerisinde olurduk. Şimdi ise, 1,5 milyon olduk; hava-kara ulaşımı çok iyi, iyi konaklama tesisleri var ama turist yok Kayseri’de, neden?

***

Peki, bunlar bu kentin içinde bulunduğu “iklim” ile ilgili olmasın?

***

Acıdır ama bir şeye daha parmak basacağım. Erciyes’e, tesisler kuruluyor… Kurulanların arasında öncelik devasa bir “cami”. Ya hu, ortada cemaat yok. Her yer şantiye ama hemen cami yapılıyor.

 

Yani, bu sayede, Tekir’i bir Müslüman beldesi mi yapmış oluyorsunuz? “Tanrılar dağı” olarak bilinen Erciyes’te, kafa mı tutuyoruz, Pagan tanrılarına, bu sayede…

 

Oysa, mütevazı bir Mescit ve yanında bir Havra ve bir Şapel olsa kötü mü olurdu? Bundan güzel bir tablo olabilir miydi, tanıtım için?

Diğer Makaleler