ÜMMET

ÜMMET

 

“Ümmetin, birliği, dirliği, tekliği!”için yola çıkanlar, “Barış Pınarı Harekatı”’nda bir kez daha gördüler ki, bu bir “hayalmiş!” Bakınız; Arap devletleri, yalnız bıraktı, “karşı cephede” yer aldı… Bunun böyle olacağı  belliydi. Bazılarımız yeni yeni öğreniyor.

 

Aslında bu hayalin, “Sancak-ı Şerif” açmamızarağmenOsmanlı’nın son yüz yılında, Kurtuluş Savaşı’nda, Kıbrıs Barış Harekatı’nda da gerçekleşmeyeceğini görmüştük ama “Akıncılık”tan gelenlerin görmesi mümkün değildi.

***

Umarız ve temenni ederiz, son olaylarla da gördüler.

***

Unutmayın; Resulü Ekrem döneminde dahi gerçekleşemeyen “Ümmetin birliğini” on beş asır sonra gerçekleştirmenin, “hayal üstü hayal” olacağını görebilmek için biraz gözlerin açık olması gerekirdi. Tabii, biraz da tarih bilmekle mümkündü bu…

***

Baksanıza, Filistin bile yan çizdi. Oysa, bizler, Filistin için çok şey kaybetmiştik. Türk Dünyasını bir yana bırakın, yalnız kaldık dünyada… Neredeyse kimse yok, etrafımızda…

***

Bir gerçeği daha anımsatalım: Bizim “ecmain” ya da “bademler”, Arapların, Osmanlı’ya karşı tavrının, “batılılaşma” adı altında “gavurlaşmasına” tepki olarak anlatır. Tezlerini bunun üzerine temellendirir.

***

Oysa, Arapların başkaldırısı, Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, Mustafa Kemal falan yokken, ta 19.yy başlarında başlar. Birinci Harp’te ki ihanetlerine kadar devam eder…

***

Onunun için; Ahmet Davutoğlu’na yıllar öncesi şunu söylemiştim: “Keşke, tuğla kalınlığında ‘Stratejik Derinlikleri’yazacağına, Falih Rıfkı’nın ‘Zeytindağı’nı okusaymış.” Okusaymış da; “Ahmet’im nerede? Ahmet’imi gördünüz mü?” diye, tren istasyonunda feryat eden ananın dramını görürdü…

***

Tabii, bu gelişmeler sonunda Mustafa Kemal Atatürk’ün bir vasiyetinin daha doğru olduğu ortaya çıktı. O coğrafyayı, tarihi ve Arapları çok iyi bilen, bizzat oraların havasını teneffüs eden; “ihaneti gören” Mustafa Kemal şunu diyordu: “O coğrafyaya, Araplara karışmayın!”

 

Karıştık da ne oldu?

 

Bilinmez bir meçhule yelken açtık. Allah, Türk Ordusu’nun, Türk Milleti’nin yâr ve yardımcısı olsun… Hasılı kelam, çok kritik bir süreçten geçiyoruz dua edelim, başarı ile sonuçlanır, Barış Pınarı Harekatı…

***

Tabii, kim ne derse desin yüzü batıya dönük Türkiye’nin tek çıkar yolu Türk Dünyası ile “tek millet” haline gelmek. Bunu Tayyip Bey şu cümle ile özetlemiş: “Altı devlet, tek milletiz"

***

Tayyip Bey; “7’nci Türk Konseyi Zirvesi”’ne katılmak üzere geldiği Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de iş dünyası ile buluştu. “Dünya Türk İş Konseyi Bakü Buluşması” adıyla düzenlenen etkinlikte Türk iş dünyasına seslenen Erdoğan “6 devlet, tek millet” vurgusu yaptı.

***

Biliyorsunuz, “altı devletten” kasıt; “Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye”.

***

Sayın Erdoğan, bununla da kalmıyor, kümeyi daha genişletiyor: “Türk cumhuriyetlerinden de kendi vatanlarından uzakta yaşayan 10 milyonlarca kardeşimiz, bir başka ifadeyle diasporamız var.

 

Değerli dostum İlham Aliyev’in dediği gibi ‘Bir milletin iki diasporası olmaz’. Biz Kazak, Özbek, Türkmen, Azeri, Kırgız, Tatar, Çerkez, Ahıska, Çeçen tüm kardeşlerimize Türk diasporasının doğal bir üyesi nazarıyla bakıyoruz”diyor.

***

İnşallah, bu kümeye, “Gagavuz Türkleri” ve Hun Türklerinin Avrupa’da ki temsilcisi Macarlar da dahil olur… Nitekim, bize destek veren tek Avrupa devleti oldu Macaristan… Biliyorsunuz Macaristan’ın adı “Hungary”. Peki, üzerine titrediğimiz Bosna’dan bir haber var mı? Bilmiyorum…

***

Kısa bir açıklama: Hungary, “Hun Yurdu” demekmiş. “Dünyada genel olarak kabul edildiğine göre Hungary, köken olarak ‘on ogur’ dan gelmektedir. Bu, ‘on boy’ yada ‘on ok’ olarak günümüz Türkçesine çevrilebilir.’On ogur’ kelimesi eski Türkçedir.” (Ekşi Sözlük)

***

Tabii;“…Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, (…) konuşmasını İngilizce yaptı! Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra yapılan Türk kurultaylarında, Azerbaycan temsilcileri dışında, diğer Türk Cumhuriyetleri ve özerk bölgelerden gelenler, genelde ana konuşmalarını Rusça yapar bu da bazıları tarafından eleştirilirdi.

 

Oysa onlarınki 70 yıllık işgalin bir sonucuydu. Şimdi ‘Türk keneşi’ denilen bir toplantıda, Türkiye'yi temsil eden bir kişinin Türkçe yerine İngilizce konuşma yapması yakışmadı!

 

Neyse ki Tayyip Erdoğan, liderler zirvesi öncesinde ‘Altı devlet, tek milletiz’ diyerek, Türk Dünyası'nda çıtayı yükseltti. Zaten, Türkiye, diğer Türk devletleriyle böyle bir birlik kurmasın diye terörle meşgul ediliyor!”(Arslan Bulut, Yeniçağ)

 

İşin garibi; İngilizce konuşmayı, “eski hariciyeciler” yapsa, hemen çıkar bademler; “Ne de olsa Monşer, bunlar!” derdi…

 

“Cilveyi Rabbaniye”ye bakın; “Monşer” diyerek “aşağılamaya çalıştıkları “eski hariciyecileri” arar hale geldiler… İnşallah, dış siyasetin, “bademlerle” olamayacağını da görürler.

Diğer Makaleler