MHP Lideri Bahçeli: "Kılıçdaroğlu sen Suriye’nin muhalefet partisi değilsin"

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli,"Emin olunuz, eğer biz gitmezsek bir gün mutlaka onlar gelecekler, bununla yetinmeyip vatana ve millete kast edeceklerdir. Biliniz ki, kan ve bal kokusu bir ayıyı çılgına çevirecek, zincirlerinden kopuşuna neden olacaktır. Hodri meydan, ayı gelirse gelsin, göreceği sadece ve sadece Bozkurt ruhunun dirilişi ve kahramanlığıdır." dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Uyarıyorum, Türkiye’nin şakası falan yoktur. İdlib meselesi bir beka müdafaasına, bir vatan muhafazasına sabitlenmiştir. Rusya ve Suriye Türkiye’nin sabrını daha fazla zorlamamalıdır. Türk milleti; hakkını, hukukunu ve milli haysiyetini sonuçları ne olursa olsun kahramanlık duruşuyla, Kızılelma şuuruyla savunacaktır. Bizim damarlarımızda dolaşan kan zaferi müjdelemektedir. Bu uğurda mükafatımız yeri gelirse şehadet, muradımız da her zeminde şirretin kalelerini teker teker devirmek ve yıkmaktır. Siyaset ve diplomasi başardı başardı, aksi halde Türk ordusu soluğu Şam’da almalı, zalim ve canavar Esad’ın kafasına çuvalı geçirmeli, kanlı ve kirli rejime son darbeyi indirmelidir."

MHP Lideri Bahçeli'nin grup toplantısı konuşması şu şekilde:

"Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yapılan her saldırıyı nefretle lanetliyorum. Aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet; ailelerine, silah arkadaşlarına, milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Şu anda tedavi altında bulunan kardeşlerimize şifalar temenni ediyorum. Karanlık emel sahipleri bilmelidir ki; Dirimiz asker, vurulanımız şehittir. Onların dirisi kalleş, vurulanı ise leştir. Türk milleti şehitlerine minnettardır. Ve onlar ölmemiştir. Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiz. Bilâkis onlar diridirler, fakat biz anlayamayız. Nitekim Allah tektir, ordusu Türk oğlu Türk’tür. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır. Bize namlu çeviren, kurşun atan, bomba fırlatan delik deşik edilmeye, devrilip gömülmeye mecburdur, müstahaktır. Türk milletine meydan okuyan, Türkiye’ye kafa tutan, yiğit evlatlarımıza pusu kurup silah çeken kim varsa dökülen kanlarda boğulmaya sonuna kadar mahkumdur. Erkeğinden kadınına, gencinden yaşlısına aziz milletimizin her mensubu; metindir, merttir, merhametlidir, sabırlıdır, imanlıdır, yüreği vatan sevgisiyle yoğrulmuştur. Doğudan batıya, kuzeyden güneye büyük bir aile şuuruyla kenetlenip, birbirimize dayanarak, birbirimizden güç alarak, milli birliğimizi perçinleyerek bu zor dönemi atlatacağız. Eğilmez başımızla, yenilmez irademizle biz büyük Türk milletiyiz.

Türkiye İdlib’de savaş oyunlarının, hegemonya senaryolarının içinde değildir. Buna niyeti de yoktur. Gaye vatandır, gaye sınır, toprak ve insan güvenliğidir. Sınır demek devlet demektir. Sınırları kalbura dönmüş, güvenlik duvarları aşınmış, girenin çıkanın belirsiz olduğu bir devletin egemenlik hakları çiğnenmiştir. Aynı zamanda devlet demek egemenlik demektir. Türk devletinin hükümran haklarının başlangıç noktası hudut boylarıdır. Bu gerçeği görmeyen, bu gerçeği göstermeyen, üstelik bu gerçeği çarpıtan iç ve dış odakların alayı birden aynı şer ekseninde toplanmışlardır. İdlib Hatay’ın dibindedir. Hatta tarihsel olarak mündemiçtir. İdlib’den geri çekilirsek eninde sonunda Hatay’dan olmamız kaçınılmazdır. Böyle olursa Suriye’deki kaosun Anadolu’ya ithali de mukadderdir. Evimizin önü yanarken omuz silkersek milli onurumuzdan ve milli ömrümüzden mahrum kalırız. Jeopolitik ve jeostratejik denklemin içinde bağımsız güç olarak var olmak zorundayız. Tarih bize diyor ki, mücavir topraklarda, komşu ülkelerde önü alınamamış krizler, iç kargaşa ve çatışmalar bir virüs gibi yayılıp eninde sonunda ülkemize bulaşacaktır. Misak-ı Milli’nin koordinatlarına muvafık şekilde Türk savunma alanı oluşturuyoruz. Bu savunmayı yapamazsak, bu savunmada tereddüt edersek, herkesi uyarıyorum ki, Anadolu’yu veririz, Anadolu’yu teslim ederiz. Bir Rus haber sitesinde, çalınan şehir Hatay başlığıyla haber yapılmış, gizli hedefler, sinsi ve yüzsüz arzular deşifre edilmiştir. Bugün aynı zamanda Hatay’ın ilk ve son Cumhurbaşkanı merhum Tayfur Sökmen’in de 40’ncı vefat yıldönümüdür. 3 Mart 1980’de hayata gözlerini yummuş merhum Cumhurbaşkanı, Hatay’ın 29 Haziran 1939’da anavatan Türkiye’ye katılmasında tarihi rol ve payı olan vakarlı ve vatansever bir şahsiyetti. Aziz anısını rahmet ve hürmetle yad ediyorum. Hatay onyıllardır Suriye haritalarında açıkça gösterilmiştir. Ve şimdi de çalınan şehir Hatay diye haberler yapılmaktadır. Bu utanmazlıktır, mütecaviz bir Moskov oyunudur. Hatay Türk milletinin ve Türkiye’nin kardeşlik köprüsü, ayrılamaz, koparılamaz, vazgeçilemez zümrüt örtüsüdür. Kim Hatay’a göz dikiyorsa, o gözü oyarız, kim el uzatıyorsa, o eli kökünden keseriz. Hatay’ı tartışmaya açmak, Hatay üzerinde kuşkular uyandırmak cinayettir, hıyanettir, rezalettir. Ve emel sahipleri karşılarında Türk milletinin tamamını bulacaklardır. Hatay bizim diyen cani Esad rejimi, Suriye’yi tam 402 yıl egemenliği altında tutan cihan imparatorluğunu ne çabuk unutmuştur? Ne işimiz var Suriye’de gürültüsü koparan aymazlar bu hakikatten haberiniz var mıdır? Niye Libya’dayız diyenler, 494 yıl orada bulunduğumuzun farkında mısınız? Yoksa safa mı yatıyorsunuz? 459 yıl Mısır’da, 402 yıl Irak’ta, 402 yıl Ürdün’de, 402 yıl Filistin ve İsrail’de, 402 yıl Lübnan’da, 401 yıl Yemen’de, 400 yıl Bahreyn’de, 400 yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nde, 400 yıl Katar’da, 399 yıl Suudi Arabistan’da, 397 yıl Sudan’da, 381 yıl Kuveyt’te, 350 yıl Somali’de, 308 yıl Tunus’ta, 303 yıl Cezayir’de hangi kudret sahibi imparatorluğun hükmünün geçtiğini aklını ve aidiyet bilincini kaybetmiş güruh biliyor mu? Sayın Kılıçdaroğlu ve ipini ele vermiş siyasi çürükler sizin bunlara dair bir fikriniz var mıdır? Şayet varsa kimlerin hizmetkârısınız, kimlerin hizasındasınız? Hadi yok diyelim, o zaman ne işiniz var Türkiye’de, ne arıyorsunuz siyasette? Misak-ı Milli coğrafyasında bir kuşun kanadı kırılsa, bir kuzu av olsa, bir mazlum feryat etse, bir masumun göz pınarlarından yaş süzülse Türk milleti mesele eder, dert eder, tavır gösterir, bedelini de peşinen ödetir. Hem içimizdeki hem de çevremizdeki gelişmelere dikiz aynasından, geri görüş kamerasından, kozmopolit prizmadan bakmayız, bakamayız. Bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın diyemeyiz, elhak o yılanı yuvasında boğazlarız. Mondros Mütarekesi imzalandığında fiilen hakimiyetimizde olan alanları içine alacak şekilde Misak-ı Milli’nin hudutları çizilmişti. Gazi Mustafa Kemal de bunu şöyle izah ve ilan etmişti: “Bu hudut, İskenderun Körfezi cenubundan Antakya’dan, Halep ile Katma İstasyonu arasında Cerablus Köprüsü cenubunda Fırat Nehrine ulaşır. Oradan Deyr-i Zor’a iner; sonra doğuya uzatılarak Musul, Kerkük, Süleymaniye’yi içine alır. Bu hudut dahilinde kalan ülkemizin bölümleri Osmanlı camiasından ayrılmaz bir bütün olarak kabul edilmiştir.” Sayın Kılıçdaroğlu, şimdi anlıyor musun niye İdlib’deyiz? Niye Suriye’deyiz? Niye Libya’dayız? Bize değil, aziz Atatürk’e kulak ver. Bizi duymuyorsan bari Atatürk’ü duy, bari muhterem hatırasına riayet et.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu diyor ki, “Millet İttifakı’nın iktidarında şehitler tepesi boş kalacaktır.” Şehidi bilmez, tepeden anlamaz, vatanı bilmez, milleti tanımaz. Vay gafil vay. Demek şehitler tepesini boş tutacaksın öyle mi? Şehitler tepesini boş tutan Türkiye’yi boşa düşürür, Türk düşmanlarına meydanı boşaltarak teslim eder. Bize göre bunun adı vatana ihanet, şühedaya hakarettir. Sayın Kılıçdaroğlu, bu sözü söylerken hiç mi gocunmadın? Hiç mi pişmanlık duymadın? Şehitler tepesi boş tutulunca hainler tepemize üşüşür, zalimler yurdumuzun tepelerine musallat olur, bunu da mı kavrayamadın? Suriye’nin Afrin Bölgesi’nde icra edilen Zeytindalı Harekatı’nda 9 askerimizin şehit düştüğü yer olan Kel Tepe’nin ismi Şehitler Tepesi olarak değiştirilmiş, şehitlerimizin manevi anılarına 9 Türk bayrağı Hassa Belediyesi tarafından dikilmişti. Sayın Kılıçdaroğlu bunu da mı inkar edeceksin, buna da mı kara çalacaksın, bu tepeyi de mi yok sayacaksın? Zannedersem Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 30 Ağustos 1924’de Dumlupınar’da yaptığı konuşmayı Kılıçdaroğlu hiç duymamıştır. Ne diyordu aziz Atatürk: “Bu sahada akan Türk kanları, bu gökyüzünde uçan şehit ruhları devlet ve cumhuriyetimizin sonsuz koruyucularıdır. Burada gerçeklerini söylediğimiz “Şehit Asker” âbidesi işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, özverili ve kahraman Türk milletini temsil edecektir.” Sayın Kılıçdaroğlu, senin gibilere rağmen şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmadı, boş da kalmayacak. Çünkü aziz şehitlerimiz vatanın ve milletin ebedi manevi muhafızlarıdır. Kılıçdaroğlu sen Suriye’nin muhalefet partisi değilsin. yancısı, rejimin kuklası değilsin. Esad’ın kan kardeşi, Mehmetçik katillerinin yoldaşı olamazsın. CHP’ye oy vermiş kardeşlerimize ihanet etme, yazık etme, haksızlık etme. Esad ile görüşelim diyen maskaralar yaşadığınız ülke Türkiye’dir. Ne işimiz var İdlib’de, orada ne için mücadele ediyor Mehmetçik sorularını soranlar, kem konuşmayın, kötü konuşmayın, kifayetsiz konuşmayın, yüzünüz kızarmıyorsa bari milletten utanın, olmadı Allah’tan korkun."

Diğer Haberler