CEMEVÝ…

Sen ne dersen de;Cemevi, Alevi ve Bektaþi yurttaþlarýmýzýn ibadet yaptýklarý mekanlar… Ýzmir Belediye Meclisi bu gerçeði kabul etti, “ibadethane” olduðun karar verdiler. Ama AK Parti ve MHP’li üyeleri çoðunlukta olduðu Ankara ve Ýstanbul belediye meclisleri, bunlarýn oylarý ile, teklifi ret etti.

 

Adamlar diyor ki; “Buralar bizim ibadet yerlerimiz!” Ama onlar diyor ki; “hayýr!” Sana ne kardeþim? Býrakýnýz insanlar diledikleri gibi, diledikleri yerde ibadetlerini yapsýnlar. Bu ayný zamanda laik ve seküler olmanýn da bir gereði…

 

Her inanca/inançsýzlýða olduðu gibi; “eline, beline, diline!” sahip olacaksýn prensibini düstur edinen bir inanç kümesine; Alevilerin ibadethanelerine de  saygý duymak gerekir.

 

Elbette Alevilik, “Sünni Ýslam” anlayýþýnýn dýþýnda bir anlayýþ. Asýrlardýr, bu kitleyi, Þia/Caferilik da/de dahil, sünnileþtirme politikalarý bir sonuç vermemiþtir… Bundan sonra da vermez…

 

“Deðerler eðitimi”adý altýnda, “24 saat 365” gün, okullarda “Sünni Ýslam’ýn”, -ki buna bilenler “Emevi Ýslamý”’ý da diyor-, öðretisini kafalara nakþetmeye çalýþýlsa da…

 

Biliyorsunuz; Anadolu Aleviliði, Ýran Þia’sýndan da çok farklýdýr. Anadolu Aleviliði, Anadolunun kadim dönemlerinden izler taþýsa da bir Türkmen hareketi olup referanslarý da Yunus’tur, Hacý Bektaþ’týr, Otman Baba’dýr, Sarý Saltuk’tur, Edebali’dir, Bedrettin’dir.

 

Yabancýlaþan otoriteye karþý birer ayaklanma olan Büyük Selçuklular’da ki Oðuz, Anadolu Selçuklularý’nda ki Babailer, Osmanlý’daki Þeyh Bedrettin baþkaldýrýlarý birer “Alevi/Türkmen” ayaklanmasýdýr.

 

Bu özelliði nedeniyle de, kendilerini “Türk Milliyetçisi” olarak tanýmlayanlarýn, “Anadolu Aleviliði” konusunda çok duyarlý olmalarý gerekir. Geleneksel din anlayýþlarýný ile baðdaþmasa bile en azýndan saygý duymalýlar gerekir. Unutmasýnlar, bugün yaþayan bir Türkçe varsa, bunun önemli “portörü” Alevi halk ozanlarýdýr. Saz þairleridir…

 

O nedenle, bu konuda MHP’nin, çekirdek kadrosu “geleneðe” baðlý; Sultan Yavuz’u kutsayan, AK Parti ile birlikte hareket etmesini pek anlamlandýramadým… Cemevi’niibadethane olarak kabul etmeyiþlerinin gerekçelerini açýklamalarý gerekir. Yine unutulmasýn Alevi/Bektaþiler, laik/seküler Cumhuriyet’in de sigortasýdýr.

 

Unutmayýn; Ruþen Çakýr’ýn dediði gibi: “Aleviliðin içerisindeki farklýlýklarý bahane edip onlarýn taleplerini yok sayma tavrý iflas etmeye mahkum”dur. “Ali’yi sevmek Alevilikse ben de Alevi’yim!” demek anlamsýzdýr; ucuzculuktur.

***

Ali, dolayýsýyla Ehli Beyt sevgisi bir Alevi için olmazsa olmazdýr. Amma lakin Alevilik bir inanç, bir yaþam biçimidir. Burada “vahdeti vücut” esastýr. “Yedi iklim dört köþede”, her þey de Ali’yi görürler. “Hak-Muhammed-Ali” üçlemesi aslýnda “teklemesi” bunun bir baþka ifadesidir.

 

Büyük ozan, Pir Sultan Abdal; “Hak Muhammed Ali geldi dilime!” der… “Gönlüme” diyenler de çoktur…

***

Bakýnýz;Alevilik; “…insanlýða yeni kapýlar açan büyük düþünce felsefesine yol veren, ilahi Tasavvuf anlayýþý ile hayat bulan bir inanç bütünlüðüdür. Hiçbir þekilde ýrk, renk ve cinsiyet ayrýmý yapmaksýzýn, yeryüzünde yaþayan tüm insanlarýn, hatta tüm canlýlarýn yüce yaratanýn tecellisi olarak görülmesi, ilkesinden hareketle, tüm yaratýlmýþlarýn ayný kutsal deðerde olduðunu savunan ince tasavvuf anlayýþýnda yaþamýn anlamý; kâinatla beraber tüm canlýlar, Tanrý’nýn özünden yaratýlmýþtýr.

 

Bu nedenle hiçbir þekilde, hiçbir insanýn, hiçbir canlýnýn bir diðerine üstünlüðü söz konusu olamaz. Her þey birbirini tamamlar.

 

Alevi Ýslam anlayýþý; Hoca Ahmet Yesevi, Ebul Vefa, Hacý Bektaþ Veli, Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal ve Anadolu erenleri, Kuran’ý en iyi yorumlayan hikmet sahibi velilerin görüþlerinden ilham alarak, hayat alaný bulmuþtur.”(Cem Vakfý)

***

Kusura kalmasýnlar… Alevilik, bizim “ecmaine” biraz aðýr gelir. Odaðýnda, “insan” olan her þey de…

***

Yine biliyorsunuz: Peygamber’le birlikte “abaya” bürünenlerin sayýsý beþ olduðundan bunlar “hamse-i Âl-i abâ, pençe-i Âl-i abâ” diye de anýlmýþlar. Bunlar Resulü Ekrem, Ali, Fatýma, Hasan ve “Þahý þehidi Kerbela” Hüseyin

 

Rivayetler arasýnda Hz. Muhammed’in; “Size iki emanet býrakýyorum. Birisi Kur’an, diðeri de Ehli Beytim!” sözü Hadis kitaplarýnda zikredilir. Muhtemelen bundan rahatsýz olanlarýn; “Ehli Beyt”i çýkartýp, “Sünnetim” diye bir deðiþiklik yaptýklarýný da söyleyebilirim.

***

Mesela Hz. Peygamber’in, ünlü sahabi Selman-i Farisi’yi o kadar kendisine yakýn görmüþ ki; “Selman, Ehli Beytimden” dediði rivayet olunur.

***

”Pençe-i Âl-i abâ”ya selam olsun diyerek; isterseniz Hatâyi’nin bir türküsünün nakaratý ile noktalayalým:

 

Aman turnam aman aman Ali misin sen

Yoksa hünkâr Hacý Bektaþ veli misin sen

Ali sevilmez mi hey dost deli misin sen

Diðer Makaleler