"METİN GÖREN’İN ARDINDAN.. KISA BİR ANI.."

Daha amatör bir gazeteci iken tanımıştım Metin abiyi..

70-72’li yıllar.

Ankara Barış Gazetesi’nin Kayseri Muhabiri olarak çalışıyorum.  Sık sık Ankara’ya gidip, Rüzgarlı Sokak’ta dolaşıyor, Hürriyet, Milliyet, Günaydın Gazetesi bürolarının önünde geziniyor, matbaalarda koşuşturan baskı ustalarını, tulum giymiş matbaa işçilerini izliyorum. 

Son Havadis Gazetesi’nin sahibi hemşerimiz Mustafa Özkan. Ancak,  o yıllarda tanımadığım için gidip bir türlü konuşamıyorum. Son Havadis Ailesi’ni ve özellikle İsmet Özkan’ı hiç unutamıyorum. Bizim gibi genç gazetecilere ne kadar yakın davrandıklarını, bizi ne kadar bağırlarına bastıklarını, şimdi çok daha iyi görebiliyorum. İsmet Özkan’ı, yılda birkaç kez ziyaret edip gönlünü almaya hala devam ediyor, Rüzgarlı Sokak’ta bizi kucaklayıp, bağırlarına bastıkları için vefa borcumu ödemeye çalışıyorum. 

Rüzgarlı Sokak’ta, Ulus’a çıkan caddenin sağ tarafındaki binada bulunan Barış Gazetesi’ni gidiyorum. Daha çok spor ağırlıklı haberler gönderdiğim için gazetenin spor servisinde görev yapan Osman İdikut’u tanıyorum.

Osman Abinin yanına gidiyor, masanın bir kenarına oturuyor, sohbet ediyoruz. Bana çay ısmarlıyor,  hızla haber trafiğinin içinde benimle yakından ilgileniyor, yemek ısmarlıyor, bir sonraki günün haberlerini bana gösteriyor, fotoğrafları sıralıyor, bana ne gibi haberler yapmam konusunda öğütler veriyordu.

Gazetecilik mesleğinin henüz basamaklarında iken Osman İdikut ile tanışmam, belki de benim hayatıma yön veren en önemli etkenlerden birisi olmuştur. Rahmetli İdukut, o şişman hali, güler yüzü, sıcak ve cana yakın tavıları ile  beni gazeteciliğe odaklayan isimlerden birisi olmuştur.

Metin Gören’i de, o yıllarda, bu kısa ziyaretler sırasında tanımıştım. 

Metin abi ile daha sonra Günaydın Gazetesi’nde yıllarca yan yana oldum. Kayseri Haber’i yayınladığımız yıllarda bize en çok destek veren yine Metin abi idi. Gazetenin hazırlanmasından, baskıya gitmesine, YAYSAT aracılğı ile Kayseri’ye gönderilmesine Günaydın Gazetesi Ankara Temsilcisi Can Pulak, Matbaa Müdürü Yalçın Güzeltürk, reklam Müdürü Yüksel Kangal, teknik servisten  rahmetli Bülent Cihangir, Fuat Hüner kadar bize destek verirdi. Hem usta, ham arkadaş, hem yardımcı gibi hiçbir işten kaçmaz, bizim gazeteyi çıkarmamız için elinden ne gelirse yapardı.

Metin Gören, o yıllarda  sadece Ankara’nın değil, Türkiye’nin en tanınmış spor yazarlarından birisi idi. Kalemini öylesine mükemmel kullanırdı ki, bir maç yazısını, tv’de canlı izliyor gibi içine girerek okurdunuz. Tanıdığım spor yazarları içinde spor bilgisi üst düzeyde olan gazetecilerin başında Metin abi gelirdi. Bazen çok ciddi, bazen alaycı, bazen mizah yapar gibi yazılarıyla, Türk Spor Yazarları Dünyası’nın unutulmayacak kalemlerinden birisi olarak aramızdan ayrılıp gitti.

Vefatından birkaç gün önce, bir gazeteci arkadaşımızın sosyal medyada yer alan mesajını okudum.

“Metin abi, yoğun bakımda dua edelim” diyordu.

Metin Gören, son birkaç yıldan bu yana, o amansız hastalık kanserle mücadele ediyordu.

Tüm olumsuz koşullara rağmen,  günlerce, aylarca mücadele etti. Bir ara çok iyi idi. TSYD Genel kurul Toplantısı’nda, İstanbul’da karşılaştım.  Biraz kırgındı. Kongre salonunda, hemen sandıkların yanı başında bir sandalyenin üzerine oturmuş çevreyi izliyordu. Uzun uzun konuştuk.

Mesajı okuyunca, altına hemen duygularımı ifade eden birkaç cümlecik karalayıp, şifalar diledim.

Aradan bir gün bile geçmeden acı haberi duydum.

“Allah rahmet eylesin büyük usta.. Ruhun şad olsun, huzur içinde uyu..”

Metin Gören,  bedenen aramızdan ayrılmış olsa bile, şu çok iyi bilinmeli, Anadolu Basını, özellikle yerel medyada görev yapan spor yazarları, muhabirler, foto muhabirleri, bu ustayı hiçbir zaman unutmayacak, yaşatacaklardır..

…..

Bir anı..

1977’li yıllar. 

Kayserispor ve Diyarbakırspor, şampiyonluk mücadelesi veriyor. Bir hafta Kayserispor, bir hafta Diyarbakır liderliği kapıyor.  Ve, final maçı Kayseri’de. Ortam gergin, binlerce Diyarbakırlı taraftar Kayseri’ye gelmiş, maç saatini bekliyor. Maçı kazanan şampiyon..

Kayseri Haber’de çalışıyoruz. Gazete, nerede ise tüm sayfalarını spora ayırıyor, birinci sayfadan 72 punto 9 sütuna bu maçı yazıyoruz.

Maç sayfamız hazır. Birinci sayfanın üzerinde sürmanşet anonslar var.

“Kayseri Haber dev kadrosu ile Kayseri- Diyarbakır maçını sizler için izliyor”

“Metin Gören, Berat Yurdakul, Şemsettin Çetinsöz, Oktay Ensari ve Üstün Tuncer bu maçı sizler için yazıyor..”

Şehirde müthiş bir heyecan, olağanüstü bir atmosfer var.

Kayseri, topluca ayağa kalkmış Kayserispor- Diyarbakır maçını bekliyor.

Maçı takip etmek için Ankara’dan yola çıkıyoruz. Otomobili Şemsettin Çetinsöz kullanıyor. Metin abi ön koltukta, ben ve Berat abi arkada.. Berat abi, siyasilerle yaptığı gezileri anlatıyor, siyasi esprileri ile bizi gülmekten geçiriyor.  Berat Yurdakul, o dönemde Günaydın Gazetesi’nde çalışan Türkiye’nin en tanınmış foto Muhabirleri’nden birisi ve çok önemli bir imza idi. .

Anlattığı her hikaye de, yaptığı her espride meslek aşkı vardı.

“Meslekte en büyük ve son arzum,  o dönemin tanınmış bir siyasetçisi ile bir seçim gezisine katılmak ve uçağımızın düşüyor olması” diyerek söze başladı.

“Abi uçak düşerse, sende kurtulamazsın” dedim.

Güldü, “Evet ama benim isteğim başka..  Uçak düşerken,  önde ben arkada o siyasi yere doğru çakılıyoruz. Fotoğraf makinamı çıkarıp, yere düşene kadar  gök  yüzünde binlerce kare fotoğraf çekiyorum.  Siyasetçinin yüzünün nasıl değiştiğini tek tek fotoğraflıyorum. Uçak yere çakılınca, bende yere çakılacağım ama fotoğraf makinam, tam da göbeğimin üzerine düşüp kalıyor. İnsanlar bizi kurtarmak için geldiklerinde önce fotoğraf makine mı alıyor, fotoğrafları tab ediyorlar ve tüm fotoğraflar dünya basınında tam sayfa yayınlanıyor.  Fotoğraflara imza olarak,  “ Fotoğraflar : Berat Yurdakul yazıyorlar. Sadece bunu isterim” demişti.

Şu isteğe bakar mısınız? Berat abi, mesleğine o kadar aşık ki, ölürken bile mesleğini düşünüyor, çektiği fotoğrafların gazetelerde yayınlanmasını istiyordu.

Diline dolanan bir şarkıyı sürekli tekrarlıyor, “Ne sevdiğin belli, ne sevmediğin” diye söyleniyor dönüp, “Ne demek Metin abi ya, ne sevdiğin, ne sevmediğin belli” diye soruyor,  sonra da, şarkının ne kadar anlamlı olduğunu bize anlatmaya çalışıyordu.

Metin Abi’nin Adana’da başlayan yaşam hikayesini, Adana Demirspor’da futbol oynadığı günleri, bu kısa seyahat sırasında bir söyleşi tadında belleklerimize kazıyıp ölümsüzleştiriyoruz. 

Ve, Metin Gören. Aynı kuşağın ustaları..

Aynı heyecan, aynı duygular ve aynı aşk..

İşte, mesleğe olan sevdayı, mesleğe bağlılığı ve ne kadar sorumluluk gerektiren bir meslek olduğunu bu seyahat sırasında anlamıştım.

İnanın, maçın sonucu şimdi hatırlamıyorum bile..

Kısacası, Metin Gören,   hayatımızda çok önemli bir yer edindi. Ustalığı, ahlakı, dostluğu ve yardımseverliği ile kalbimizdeki yerini aldı. Bu müstesna adamın gazetecilik anlayışı ve meslek aşkı, hayatı genç gazetecilere bir şekilde anlatılmalı..

Böylesi küçük anılarla O’nu yad etmeye devam edeceğiz.

Unutulmayacaksın Metin abi, güle güle..

 

Diğer Makaleler

  • 01 Ocak 1970