Talat Eyüp ENSARİ

İRAN EFSANESİ

Safevi Devleti ile Osmanlı Devleti Çaldıran'da karşı karşıya geldiğinde, Safevi askerleri Türkmen liderleri Şah İsmail'in yenilmezliğine güveniyordu. Savaş meydanlarında o güne dek yenilgi yüzü görmeyen Şah İsmail'e güven o dereceye varmıştı ki, Safevi askerleri Çaldıran'a zırh giymeden gelmişlerdi. Sonrası malum. Kesin Osmanlı zaferi ile sonuçlanan savaşta Tebriz'e kadar ilerleme kaydedilmişti. Safevi Devleti ise çatırdamaya başlamıştı.

Tarihçi Gene Garthwaite 'İran Tarihi' eserinde olayların yanı sıra Fars efsanelerini de irdelemektedir. İslam öncesi dönemde kendilerini yüceleştiren İran toplulukları, Osmanlı Devleti'nin güçlenmesiyle eski gücünü kaybetmiştir. Fakat eski günlerine olan özlemlerini sürekli muhafaza edip yaşatmışlardır.

Günümüzde de İran ABD ve İsrail başta olmak üzere Batı tarafından, şer odağı olarak görülmektedir. İran'a nükleer çalışmaları nedeniyle de zannımız odur ki haddinden fazla vasıf yüklenmektedir. Bu iddiamızı dile getirirken sadece 21. yüzyıla bakmamız yeterlidir.

2000'li yıllar ile birlikte İran batı gözünde daha da yüceltilerek, baş düşman imajına bürünmüştür. Gelgelelim İran'ın özellikle Ortadoğu bölgesinde casusluk faaliyetleri haricinde bir faaliyeti görülmemektedir. Elbette İran güçsüz değildir. Fakat abartılı söylemlerin öznesi olmayı da hak etmemektedir. Suriye'de ve Irak'taki karışıklıklarda söz sahibi olsa da İsrail gibi şımarık devletlere karşı sadece popülist söylemleri yüksek sesle dile getirmektedir. Hatta İran, bazen sanal alem delikanlısı gibi racon kesen açıklamalara imza atmaktadır.

Öte yandan kendi halkına zulmeden İran, dışarıya birçok vatandaşını göndermekte-kaçırmaktadır. Bilindiği gibi pek çok İranlıyı vatan topraklarımızda misafir etmekteyiz. Elbette bunların arasında espiyonaj faaliyetleri için ülkemize gelenler de bulunmaktadır. Kendi vatandaşlarını bir arada tutamayan bir devletin bölgede muktedir olması zor bir ihtimaldir.

Ve yine işgalci İsrail'e yaptığı çizgi film-animasyon gösterileri gibi saldırıların, maalesef ki İsrail terörüne hiçbir zarar vermediği görülmektedir. İran hatırlanaacğı üzere daha önce de Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Süleymani suikastini de laf kalabalığı ile geçiştirmişti.

 Son olarak Cumhurbaşkanı Reisi ve beraberindeki heyetin içinde bulunduğu helikopterin düşmesi sonucu vefat etmiştir. konu hakkında elbette suikast iddiaları veya komplo teorilerine vakit ayıracak değiliz. Bu işin kaza ve kırım kısmını dikkate alarak konuşmamız lazımsa; bu tarz kazalar elbette olmuştur, olmaya da devam edecektir. Ama bu bile İran'ın var olduğunu iddia ettiği gücüne ve varsa karizmasına bir darbe daha indirmiştir.

Diğer Makaleler