ELEKTRİK ENERJİSİ

Hayatımızın vazgeçilmezi haline gelen elektriğin muhtelif üretim biçimi var. Haliyle üretimde kullanılan materyal ya da hammadde türleri de çok farklı. Su, buhar, fosil yakıt, rüzgar, güneş.  gibi…  Kimi ucuz, kimi pahalı, kimi bedava. Kimi yenilenebilir, kimisi ise yenilenemez. Hasılı kelam, çok karmaşık süreçleri ihtiva eder.

***

Şimdi de kömür santralarına filtre takılması muhabbeti başladı. İnanın, siyasiler de dahil konuşanların hiç biri filtrenin ne olduğunu bilmiyor. Efendim? Adamın dediği gibi; “Terzilik dediğin ne ki? Önü ile arkası, kolu ile yakası!” türünden işler değilmiş, bunlar.

 

İşin acı yanı, bilgilerimizin kaynağı da TV’lerdeki kısır, yanlı ve ön yargılı kişiler olunca kafalar da iyice karışıyor. Hele hele son yirmi-otuz yıldır çevre ön plana çıkmaya başlayınca, iyice karışmaya başladı. “İstemezük!” tepkileri de ayyuka çıkmaya…

 

Oysa, bu bir mühendislik, hesap kitap işidir. Uzmanlar oturur, hesap kitap yapar en uygunu yani “optimali” seçer… Tabii, burada anahtar kelime “sürüdürlebilirlik!”

 

Şunu unutmayın; hangi tür olursa olsun, bunun insan, toplum ve çevre sağlığına olumsuz etkisi kaçınılmaz… O nedenle, insanlık enerjiyi kullanmaya başladığı andan itibaren bu sorunlar da başladı. Ateşin, hayatımızda kullanılmaya başlamasını, bunun başlangıcı sayabilirsiniz. Buna insan eli ile enerjinin bir başka enerjiye dönüştürülmesinin başlangıcı da diyebilirsiniz.

 

Doğanın işleyişine her müdahale, hayatımızdan da bir parça götürmeye başladı. Günümüzde hayat, bu değişim ve dönüşüm nedeniyle çekilmez bir hal almaya başlayınca, sızlanmalar da, karşı koymalar da hız kazandı. Bir de bunu, “enerji lobileri” destekleyince, “at izi it izine” iyice karışmaya başladı.

***

Yazıma hazırlık yaparken dostum, arkadaşım, ender yetişen İnş. Y. Mühendislerden, hemşerimiz, Nuh Nadi Bakır’ın, altı yıl kadar önce yaptığı bir söyleşiye ulaştım, arşivimde (BloombergHT.com Editörü Süheyla Yılmaz)

***

Nadi Hocam, Kayserililer Derneği Başkanı Ali Ulvi Bakır’ın Abisi… Hem ana-baba dostu ve hem de arkadaşım olur. Zaman zaman bilgilerine başvururum… İnanılmaz yeteneklerini anlatmakla bitmez. Konumuz bu olmadığı için bu kadarla iktifa ediyorum. Söyleşisinden bazı alıntılarını vermeye çalışacağım. Umarım, hata yapmam…

 

Bakır; Türkiye'nin şu anda kullanmadığı hidroelektrik potansiyel yaklaşık 140 TWh/yıl olduğunu belirterek; "Eğer bu potansiyeli bir an evvel hizmete alıp kullanmaz, bunun yerine elektriği doğalgaz santrallerinde üretirsek, hiç yoktan dışarıya ödeyeceğimiz yakıt bedeli yaklaşık 11-13 milyar dolar/yıl olacaktır", uyarısında bulundu.

 

"(…)Herkesin bu konuda destek sağlaması ve bu projelerin daha başka yeni projelerin bir an önce geliştirilerek üretime geçmesi Türkiye ekonomisi için yaşamsal öneme sahiptir. Şunu unutmamalıyız ki, hidroelektrik santralarında üretemediğimiz her kWh elektrik, ya doğalgaz veya ithal kömür santrallerinde üretilecek ve bunun için Türkiye üretilen her kWh için dışarıya en az 8-9 cent yakıt bedeli ödeyecektir", dedi.

 

Dünya ile Türkiye'yi kıyaslayan Bakır: "Genel olarak Dünya'da ve Avrupa'da gelişmiş ülkeler olarak sınıflandırılacak ülkelerin hidroelektrik potansiyellerinin neredeyse tümünü (veya ihtiyaç duydukları kadarını tümüyle) geliştirdiklerini gözlemleyebiliriz. Türkiye ise bugüne kadar maalesef potansiyelinin ancak dörtte birini hizmete sokabilmiş."

 

Kamu kurumlarının yaptığı hesaplara göre Türkiye'nin ekonomik olarak geliştirilebilir hidroelektrik potansiyeli 130 TWh/yıl olduğunu belirten Bakır; "Ancak bizim 2000-2001 yılında yaptığımız çalışmalar gerçek potansiyelin bu rakamın çok üstünde yaklaşık 190 TWh/yıl olduğunu göstermiştir. (Not: 2018 yılında: YAKLAŞIK üretiminin beşte biri; lisanslı-lisanssız kurulu gücün yüzde 37’si k.d.)

 

Peki, su santrallerinin artıları, eksileri neymiş:

 

HES’lerin elektrik üretimi dışındaki diğer faydalarını şu şekilde sıraladı: Yerli enerji kaynağı, yenilenebilir enerji kaynağı, en ekonomik enerji kaynağı, yakıt gideri yok, uzun ömürlü, işletme giderleri en düşük, sera gazı emisyonları minimum, yatırımda yerli oranı en yüksek, sistem dengeleyici (barajlı), iletim şebekesi frekans düzenleyici (barajlı), içme suyu ve sulamaya destek,

diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına destek, kırsal kesime kaynak aktarımı, istihdam, balıkçılık, rekreasyon, taşımacılık, akarsularda erozyonun önlenmesi, sel ve taşkın kontrolü, Stratejik değerlendirmeler,

 

Santraller için kullanılan aleyhte argümanları ise şu şekilde sıralıyor:

 

İlk yatırım maliyeti yüksek olabilir, büyük baraj göllerinin sebep olduğu olumsuzluklar, verimli tarım arazilerinin yok olmasıyerleşim yerleri ve tarihi eserlerin su altında kalması, yeraltı suyu tablasının değişmesi, Jeolojik değişimler, akarsuların tabii rejimlerinin ve tabii hayatın değişmesi, mansapta büyük felaket riski, alüvyon ve rüsübatın tabii hareketinin önlenmesi ve nüfus artıyor, su azalıyor...

***

HES’lerde istihdamın daha ziyade inşaat sırasında söz konusu olduğunu belirten Bakır; "Santrallerin konum olarak genellikle kırsal kesimde yer aldığı için kırsal kesime çok önemli bir istihdam olanağı sağlamaktadır. İşletme sırasında personel sayısı diğer santral tiplerine göre daha azdır. Orta boy bir HES, 30 kişilik bir çekirdek kadro ile işletilebilir. Bunun için merkezi bir teknik ekip yardımı da gereklidir." dedi.

 

Nükleerile HES’in verimlilik konusunda kıyaslanmasını doğru bulmadığı belirten Bakır; "Nükleer, yılda ortalama 7500-8000 saat çalışabilen. HES’ler ise, 3000-4000 saat çalışan (nehir santralı veya barajlı olmasına göre değişir) santrallerdir. Bu tamamen ayrı iki tip santralı aynı bazda mukayese etmek doğru olmaz." açıklamasında bulundu.

 

Rüzgar(RES) veya güneş (GES) santrallerinin de hidroelektrik santraller ile kıyaslamamasının aynı şekilde doğru olmadığını belirten Bakır"RES’ler genel olarak %25-%35 verimle ve rüzgar estiği zaman elektrik üreten santrallerdir.

 

Rüzgardan üretim bir paralellik göstermez ve RES’lerin üretimini desteklemek için barajlı HES veya pompaj depolamalı HES’lere ihtiyaç vardır. GES’lerle (fotovoltaik ve hibrid olmayan ısıya dayalı güneş enerjisi tesisleri) sadece gün ışığı olduğu zaman elektrik üretirler. Üretimlerini tüketime göre düzenleme yetenekleri yoktur.

 

Bu nedenle RES ve GES’lere, trafo merkezi kapasitelerini göz önüne alarak sınırlamalar getirilmektedir. Halbuki HES özellikle de barajlı santraller, sistem için hayati öneme sahip santralardır. Şebekedeki frekans kontrolü ve yük dengelenmesi HES’ler vasıtasıyla sağlanır." dedi.

Diğer Makaleler