KAYSERÝ’DEN HABERLER

Rivayet olunur; Hava Ýkmal Merkezi arazisine yapýlacak “Millet Bahçesi”ne “Recep Tayyip Erdoðan” ismi verilecekmiþ… Büyükþehir Baþkaný Memduh Büyükkýlýç böyle demiþ… Ne derecede doðru bilemem ama bu çok yanlýþ…

Hemen bir açýklama yapalým. “Millet Bahçesi” fikri günümüze has bir þey deðil. Geçmiþi çok eskilere dayanýr. Ýkinci Belediye Baþkaný Tavlusunlu “M. Ali Efendi, özellikle çevre düzenlemeleriyle dikkat çekti. Nitekim büyük bir sebze bahçesi olan bu günkü Cumhuriyet Meydaný’nýn yerini, mutasarrýfýn da gayretiyle istimlâk etti ve Sultanahmet Meydaný’na benzeyen bir görünüm arz eden Millet Bahçesi yaptýrdý.

Bu cümleden olmak üzere bahçenin içerisine büyük bir havuz ve iki katlý kýraathane ve ayrýca bahçenin hükümet caddesine bakan kýsmýna altýnda belediye eczanesi ile lokantasý bulunan iki katlý bir bina yaptýrdý. Üzerinde ise belediye oteli vardý. Eczaneyi belediye, oteli ve lokantayý da kiracý iþletirdi. Eþine ender rastlanan bu mekânlar bir süre belediye binasý olarak kullanýldý.”

***

Dönelim baþa: Þunun için yanlýþ: Tayyip Bey, Cumhurbaþkanýmýz… Elbette saygý duyarýz… Ýsminin bazý yerlere verilmesini de yadýrgamayýz. Ýtirazýmýz, bu tür yerlere, herhangi bir has ismin verilmesine. Demem o ki; bir kentin, bir ülkenin hafýzasýný yok ederek verilecek bir isim, kim olursa olsun, doðru deðildir…

Bu Bahçe, “erken Cumhuriyet döneminin” önemli tesislerinden “Hava Ýkmal Merkezi” ya da halk arasýnda “Tayyare Fabrikasý” olarak bilinen kadim bir tesis üzerine yapýlýyor. Fabrika, fonksiyonunu kaybetse bile, ismini ilelebet yaþatmak, evvelemirde belediyenin görevi. Zira; belediye “þehremanet”, baþkan da “þehremini”

Unutmayýn þehirler, belediyelere “emanet” ve baþkanlara da bu “emanetin” teslim edildiði “emin kiþi” olarak nitelendirilir. O nedenle, belediyeler ve baþkanlar kendilerine “emanet” edilen “kent hafýzasýný” gözleri gibi korumasý gerekir…

Bu baðlamda, Hava Ýkmal Merkezi de, bu þehrin hafýzasýna giren bir “emanet” olup ismen de olsa, korunmasý gerekir. Yok, baþkalarýnda da olduðu gibi, “erken Cumhuriyet dönemi” varlýklarýný ve bunlarýn “isimlerini” yok etme gibi bir misyon üstlendi ise belediyeler, þuan için yazmaktan, söylemekten, konuþmaktan baþka bir þey gelmez elimizden.

Ama unutulmasýn, ben görebilir miyim bilemem, bir iktidar deðiþikliðinde, “yok sayýlan” bu isimler yerlerine yeniden konur. Kalýr sanmayýn!.. Erenköy, Altýnoluk gibi Kayseri ile hiç mi hiç ilgisi olamayan mahalle; Metin Yüksel, Sedat Yenigün gibi yine bu þehirle hiç mi hiç ilgisi olmayan cadde isimleri kaldýrýlýr ve yerlerine bu kentle ilgili isimler konur…

“Hava Ýkmal Merkezi”ne yapýlacak Millet Bahçesi’ne konacak, ilgisi olmayan isim de öyle… O nedenle, deðerli Baþkanýmýza buradan sesleniyorum: Burasýna ya “Hava Ýkmal Merkezi Millet Bahçesi” ya da “Tayyare Fabrikasý Millet Bahçesi” isimlerinden baþka bir isim vermeyin.

***

Korona virüsvar hýzý ile yayýlmaya devam ediyor… Vurdumduymaz, cahil, saygýsýz necip ahalimizin gözü aydýn olsun… Bu kadar sorumsuz, topluma karþý bu kadar saygýsýz bir toplum olursa, virüsün de yayýlmasý kaçýnýlmazdýr. Bir türlü bunu kavrayamadýk.

Maske, mesafe, temizlik “hak getire!”. Düðün, dernek, asker uðurlamasý, yaþ günü partileri, cemaatle namaz kýlýnmasý, plajlar birer saatli bomba gibi önümüzde duruyor. Tabii, bu bomba patladýðýnda sadece kendileri yok olsa hiç mi hiç umurumda deðil. Ama olan benim gibi “65 yaþ ve üstündekilere” oluyor.

Bir önlem alýnacak olduðunda ilk akýllarýna gelen bizler oluyoruz. Bizim hayatýmýz kýsýtlanýyor. Bu, Allah’tan reva mý? Akýlsýzlar yüzünden hep biz mi çekeceðiz eza ve cefayý?

Kayseri Hýfzýssýhha Kuruluyeni kararlar aldý. “65 yaþ ve üstü” için yeni yasaklar getirdi. Sanýrým yakýnda sokaða çýkmamýz da yasaklanacak. Eve hapsolacaðýz; ev de ölüme terk edileceðiz, millet eðlensin, millet düðün yapsýn, millet asker uðurlasýn, millet cemaatle namaz kýlsýn, millet plaja gitsin diye…

Tabii, bu denli normalleþmenin bir baþka önemli bir nedeni daha var: Devlet tulumbasýnda su kalmadý. Dolayýsýyla “sosyal devlet” iþlevini yerine getiremiyor. Ýnsanlarýn da gelir ve birikimleri býrakýnýz birkaç ayý, bir aylýk iaþe ve ibatesine yetmiyor. Bu açýdan bakýnca ne yapsýn insanlar.

Ama iþin acý olan yaný þu: Tayyip Beyin, iki yýl kadar önce söylediði gibi “Tulumbada su bitti!” Bu doðru… Ama ne hikmetse “dolara endeksli” geçiþ ve hasta garantili köprülere, otoyollara, hastanelere para bulabiliyorlar.

***

Milletin derdi “iþ ve aþ”. Onlarýn derdi Ayasofya, Lozan, Mustafa Kemal ve Cumhuriyetle hesaplaþma; varsa yoksa Ýstanbul Kanalý. Bu ne yaman iþ… Bir de doðduðumuzdan beri, “iç ve dýþ düþmanlardan” bir türlü kurtulamadýk, vesselam…

***

Bizim Doktor Osman Tunç’un babasý Durmuþ Emmi þöyle dermiþ oðluna: “Oðlum, yirmiye yakýn ortaktan ayrýldým… Hep kabahat onlarýn deðildi ki!”

***

Ah bir kendimize dönebilsek, ah bir kendimizi sorgulayabilsek!

Diðer Makaleler