KORONALI GÜNLER (1)

Eşimle birlikte, 27 Şubat günü başlayan, İstanbul seyahatimiz, “korona” nedeniyle, uzadıkça uzadı… Nihayet, üç buçuk ay sonra, kısmetse yarın, Kayseri’de son bulacak… Hani demişler ya; “tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkanı!” demişler ya benimkisi de öyle oldu… Eşim ise, eli kulağında beklenen doğum için, bir müddet daha burada kalacak.

Amma lakin, dün uyandık, cumartesi ve pazar günü sokağa çıkma yasağı geldi. Şok olduk… HES’i, izni aldık, oğlum Havaalanına götürecekti. Buna göre planlamamızı yaptık. Peki, şimdi ne yapacağız, ben havaalanına nasıl gideceğim? Haliyle, Kayseri’de eve… Onu da ayarlamıştık. Müfettiş Mustafa Ünal Hocam alacaktı…

***

Sormak lazım bu ülkeyi yönetenlere şehirlerarası seyahat yapan birisi gara, havaalanına, terminale kiminle ya da nasıl gidecek? İşin garibi, taksi de yasak… Nasıl ulaşacağız terminallere?

***

Tam Aziz Nesin’lik bir durum… Öyle ya, apartman yapıyorsun ama merdiveni unutuyorsunuz? Ne diyelim, bir ülke böyle yönetilirmiş, zahir!..

***

Hem bir gün önce Sağlık Bakanı “yasağın olmayacağını” söyledi ama bir gün sonra, İçişleri Bakanlığı aksini söylüyor… Bunda bir gariplik yok mu?” Birbirinden habersiz kabine olur mu? Yapmayın, etmeyin, yazıktır, günahtır!..

***

Dedik ya, üç ay süren sıkıntıya bir de son dakika golü eklendi. Helal olsun!.. Ne diyelim? Canım sıkıldı… İnanın yazmak istemiyorum. “Neyse!” diyelim ve konumuza devam edelim.

Sıkıntı aniden gelince eş dost ziyareti yapmaya vakit bulamadım. Oysa, bir ay kalacak, bu sürede epey yer gezecektik. Planımız böyleydi ama olmadı. Demek ki, kısmet değilmiş… Evdeki hesap çarşıya uymadı… Eşimle, ne güzel, “65 yaş kartı” da almıştık İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden… Oh, ne âlâ bedava gezecektik İstanbul’u…

Tabii, ilk günlerde yeni ulaşım araç ve akslarını öğrenebilmek için metroya, Marmaray’a bindim… Gerçekten çok güzel olmuş… Korona imkan tanısaydı ta Bakırköy’e; Maslaka’a kadar gidip gelecektim… Mekanizma çok basit, kolay öğreniyorsun inilecek binilecek yerleri…

Kutlamak gerekir; çok güzel bilgi, yön ve uyarı levhaları koymuşlar… Hiç şaşırmıyorsun, yeter ki gideceğin yeri, bil… Yeni düzenlenen tren hattı da güzel olmuş. Tuzla’dan bin, Halkalı’dan in… Ama dediğim gibi.

***

Bu kadar seyahate fırsat bırakmadı, mikron büyüklüğünde korona hazretleri… Kayseri’yi bu kadar özleyeceğimi hiç tahmin edemiyordum… “Kursak kavurgasını istermiş!” ya onun gibi bir şey…

***

Hele hele Hisarcık’ı çok özledim… Hisarcık’ın dört mevsimi çok güzel olur… Bağın işlerini, beni aratmayacak şekilde komşumuz Kazım (Joke) ile oğlu Ahmet fevkaladenin fevkinde yaptılar… Gerçi henüz görmedim ama öyle olduğuna inanıyorum… Budama ve ilaç işlerimi de Ömer Mutlu… Sağ olsun o da bir dediğimi iki etmedi…

Tabii, ben de, durur muyum? Telefonla sürekli talimat verdim… Telefon deyince, hem vakit geçirmek, hem hatır almak ve hem de hasret gidermek için telefon elimden düşmedi. Sanırım dostlar, ahbaplar, büyükler için sizler de öyle yapmışsınızıdır.

Bir de Büyükşehrin vefat ilanlarından, günlük vakaları takip ettim… Tanıdıkları gördükçe “içim cız etti!”; rahmet okudum tanıdıklara da tanımadıklarıma da… (Devam edeceğiz)

NOT: Bu yazı, 15 ilde açıklanan sokağa çıkma kısıtlaması iptal edilmeden önce yazılmıştır.

Diğer Makaleler