SERE SERPE…
|
|
*** Evet, şairimiz Orhan Veli, genç kız da Bella. Aslında tanışmaları iki üç yılı bulmaktadır, ama arkadaşlık ve samimiyetleri daha yenidir. Bella, Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde İngilizce dersi vermektedir, bir yandan da liseyi bitirmek için kalan birkaç dersini çalışmaktadır.
Bella(Kent kızlık adı) 1923’te İstanbul’da doğmuş. İlk ve ortaöğrenimini değişik okullarda sürdürmüş. 40’lı yıllarda Ankara’da yaşayan ablası Dora’yı sık sık ziyaret eder. Dora, Güzel Sanatlar Müdürlüğü’nde görevlidir. Eniştesi 1946’ya kadar Tercüme Bürosu’nda çalıştıktan sonra istifa ederek Agence France Presse’e geçer. Erol Güney’in üniversite yıllarından beri tanıdığı ve Tercüme Bürosu’nda da dostluğunu sürdürdüğü Orhan Veli, Güney çiftinin evlerine konuk olur sık sık.
Yine 1946’da İsmail Hakkı Tonguç ve Sabahattin Eyuboğlu, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile görüşürler. Cumhurbaşkanı’na ‘Hasanoğlan’da İngilizce dersi verebilecek bir kız bulduk, ama adı Bella’ dediklerinde aldıkları yanıt, ‘Eee… Ne bekliyorsunuz, hemen işe alın’ olur.
Bellaliseyi bitirmediği için öğretmen değil de kütüphaneci olarak işe alınır. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nde İngilizce, Fransızca ve Almancanın yanı sıra jimnastik dersleri de verir. Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı eserini sahneye koyan öğrencilerin yanında da o vardır; sahne düzenlemesine yardımcı olmakla kalmaz, oyundaki dansları da oyunculara o öğretir.
Bir gün kaldığı odanın kapısını açtığında, yatağında bir ayının uyuduğunu görür. Başka bir gün de Hasanoğlan’da durmayan trenden bir sonraki istasyonda inip saatlerce yürür okula dönebilmek için. Bütün bunları tatlı anılar olarak anlatıyor Bela.
1946 seçimlerinden sonra değişen politikadan Tercüme Bürosu, Milli Eğitim ve Köy Enstitüleri’yle birlikte Bella da payına düşeni alır. 1948’de Meclis’te sorulan soruların biri onunla ilgilidir; hükümete, liseyi bitirmemiş bir Yahudi kızının para mukabilinde Hasanoğlan’da ders verip vermediği sorulur. Bella’nın Enstitü’deki öğretmenliği son bulur. Orhan Veli, uzun yıllar Bella’ya kur yapar...”
Hikaye de böyle devam eder... Nasıl beğendiniz mi? *** Aslında bu yazıyı dokuz yıl önce yazmıştım. Bağdan göç hazırlıkları nedeniyle, yazmaya hiç halim yok. İnanın kolum kanadım kalkmıyor. Bir yandan kat kat giyindik. Ayaklarda kalın çorap… Göç hazırlığı sürüyor. Eşyaları topluyor, etrafı “dinneştiriyoruz!” Tabii, sabah ve akşam hatırı sayılır soğuk var. Sanırım sıcaklık 10 derece civarında ama hafif esen poyraz hissedileni daha da düşürüyor.
Evet bu sezon bizden bu kadar. İsteyen istediği kadar oturabilir; havada atabilir sağa-sola; “Bağdan göçülür mü arkadaş. Tam zamanı oturmanın!” türünden geyik de yapabilir… Bir sakıncası yok. Bizden bu kadar…
Amma lakin bizim için sezon bitti. Fıtratı zorlamamak gerekir. Büzüle büzüle oturmanın bir anlamı yok. Neredeyse soba yakacağız. Bu bölgenin “efektif” olarak yazı iki ay. Zaten baharlar da pek kalmadı. Elmalar, “kırağını” alması için bekliyor o kadar. Toplamak için ekim ortasını buluruz.
Allah, ağız tadı ile yedirsin, senesine güle güle yitirsin. Tabii, Sezin Ersin (Göçmengil) arkadaşımızın dediği gibi “alameti yakmayı” da unutmayacağız. Eeee… Ne de olsa genlerimizde “Şamanlık var!”
|